17 Kasım 2012 Cumartesi

Büyük tehlike, sapkınlar okullara sızıyor

Tahammülü zorlayan talepleriyle her geçen gün yeni yeni mevzi kazanmaya çalışan sapkınlar, şimdi de orta öğretim kurumlarında gedik açmaya çalışıyor.


 
 

Sapık taleplerini "demokratik hak" kılıfı altında her geçen gün arttıran homoseksüeller, şimdi de okullara el attı. Kaos GL Derneği, bir broşür hazırlayarak okullarda dağıtmaya başladı. Broşürde, sapkın eğilimler "normal gösterilerek, bu eğilim içinde olan öğrencilere "anlayış" gösterilmesi isteniyor.
AMAÇ, SAPKINLIKLARI "NORMAL"MİŞ GİBİ GÖSTERMEK
Dernek,“LGBT" olarak tanımladığı homoseksüel, sevici kadın, transseksüel ve travestilerin okul ve aile kıskacında olduğu görüşünü savunarak, "LBGT'leri Aile ve Okul Kıskacına Karşı Nasıl Korumalı?” başlıklı "eğitim" broşürü hazırladı. Broşürü hazırlayan psikolojik danışman Yasemin Şafak, broşür ihtiyacının öğretmenlerle yaptıkları atölyelerde ortaya çıktığını belirtti. Broşürde, "Öğretmenler, Aile ve Okul Kıskacına Karşı LGBT Öğrencileri Nasıl Korumalı?”, “Cinsiyet, Toplumsal Cinsiyet ve Cinsiyet Kimliği”, “Cinsel Yönelimler, LGBT Terimler ve Tanımlar”, “LGBT Bireylere Yönelik Ayrımcılık İdeolojileri”, “Eşcinsellikle İlgili Yaygın Yanlışlara Karşı Bilimsel Doğrular” gibi başlıklar altında sapkınlıkların "normalleştirilmesi" amaçlanıyor.

EĞİTİM-SEN'DEN SAPKINLARA DESTEK

Kaos GL Derneği, sınıf ve okullarda "homofobik ayrımcılığa" karşı nasıl yaklaşım geliştirebileceklerini ilişkin yeni çalışmalar da gerçekleştirecek. Broşür dağıtımı şimdiye kadar Ankara'nın yanı sıra İstanbul, Diyarbakır ve Çanakkale'de de yapıldı. Sapkınların broşür harekatına KCK operasyonlarıyla bazı yöneticileri gözaltına alınan Eğitim-Sen de destek veriyor. Broşürleri okullarda öğretmen ve öğrencilere bu sendikaya üye öğretmenler dağıtıyor.

FURKAN ALTINOK/YENİ AKİT 

http://www.habervaktim.com/haber/269405/buyuk-tehlike-sapkinlar-okullara-siziyor.html

13 Kasım 2012 Salı

EŞCİNSELLİK ve KADIN


saygıdeğer hocam merhaba.
istanbula her gelişim bana yeni veolumlu şeyler katıyor. bu durum da beni haklı olarak mutlu ediyor. sizi gördükten sonra ve tabiki terapi sonrası kendimi daha iyi hissediyorum. geçen kış kendimce olumlu sandığım oysaki gidişatımı sekteye uğratan hadiselerle yüzleşmek bana daha bir yol gösterici oldu. hocam şimdilerde yeni bir kızla tanıştım. adı canan. sizin tavsiyeniz üzerine evlilik ve cinsellik düşüncelerimden tamamen arınarak gittim buluşmaya. gayet rahat bir buluşmaydı. hala görüşüyoruz. belki ilerleyen zamanda güzel şeyler olabilir. bunu şimdilik bilmiyorum ama diğerleriyle görüştüğüm psikolojiden bağımsızım bu da beni rahatlatıyor. sizinle bu gelişimde şartlar sebebiyle bir sefer görüşebildim buna çok üzüldüm ama eylülde mutlaka yanınıza gelecem. sonraki aylar için de mutlaka ayrlayacağım. sizden ayrıldıktan sonra doğru sandığım hataları gözden geçirdim ve şu sonuçlara ulaştım:
1. bir kızla tanıştığımda onunla evlilik üzerinden asla düşünceler oluşturup da stress olmamalıyım. amacım onu tanımak ve onunla duygusal paylaşımlar kurabilmek ve doğru bir iletişim kurmak
2. bir kıza asla cinsellik açısından yaklaşmamalıyım çünkü insan cinselliği eşiyle yaşamalı...
3. babamın bana ters düşen durumlarında bu durumu içime atmayarak ergenlikte gösteremediğim asabiyeti gösterip içimi dökmeliyim ve kendisiyle bir an önce kaliteli bir iletişim başlatmalıyım
4. sosyal açıdan zengiliğe devam edip sosyal aktivitelerimi aksatmamalıyım.
bunlar ve şuan aklıma gelmeyip de yazamadıklarımı sindiriyorum hocam. inşallah Allahın yardımıyla sizin rehberliğinizde bu durumdan kurtulup sağlıklı bir erkek olarak hayata devam etmeyi başaracağım. buna inancım sonsuz ve tam..
her fırsatta size yazacağım hocam. Allaha emanet olun. iyi günler

Saygıdeğer hocam iyi akşamlar...

hayatımın nasıl olduğunu ne yöne gittiğini algılamayamadığım bir süreçte sizi yanımda bilmek ve bunu hissetme çok rahatlatıcı bir duygu. bir liman gibisiniz gerçekten fırtınalardan yağmurdan koruyan. size içimi içimkileri bir yağmur gibi dökeceğim günü yine heyecanla bekliyorum. hocam babamla bir türlü rayına oturtamadığımız bir yaşamım var. sanki onunla her şey pamuk ipliğine bağlı ve en ufak bir hal ve hareketinde bendeki baba olgusu yerini nefrete bırakıyor. buna ne kadar üzülüyorum anlatamam. şuan bizde karı koca misafir var hocam. kendi çaplarında ideal bir anne baba. çocukları için yaptıklarından bahsediyorlar 5 dk oturdum yanlarında babamın yüzünde benden nefret eder gibi bir ifade vardı duramadım balkona geldim malum size yazıyorum ben de şuan. misafir adam çoğukları için özveri fedakarlık gibi durumlardan ve yaptıklarından bahsediyor.babama göre ise kendisi beni okuttu gerisine karışmazmış vs vs. inanın hocam kendisinden hiçbir beklentim yok. tek isteğim var bu hayatta ben de normalleşmek istiyorummm. bıktım hocam ruh halim şuan çöküşte değil batmış durumda. ancak o anlamda değil duygusal anlamda. diğer açıdan fena sayılmaz orta seviyelerdeyim ama bu ilişki üdşündüğüm anlamında değil. çünkü onu asla yapmam yapmayacağım da..babamla nasıl anlaşırım nasıl orta yolu buluruz bilmiyorum kendisine sarılmak belkide ağlaya ağlaya öpmek isterim ama bu o kadar hayal ki içinde olmayan anlamaz. babam çok bencil birisidir. en basit örneği bu sabah telefonu çaldı saat 10 gibiydi konuşması yüksek sesliydi. bunu ben yada annem yapmış olsaydık demediği laf kalmazdı bize. işte bu durumlar hep ona yaklaşmamı engelliyor. çok itici geliyor bana. savunduğu fikirlerle bu kadar ters yaşayan bir insan olamaz. başkalarına hümanisttir insana değer verir ama daha bir gün beni karşısına alıp da bir şey konuşmamıştır. ben her şeyine rağmen kendisiyle konuşmaya çalışıyorum muhabbet ortamı gibi yapmaya çalışıyorum ama onun hep işi vardır saz çalmayı çok sever. bundan %100 eminim ki sazı bana değişir. hayatının yada zamanının deyim tamamını sazıyla geçirir. sazıyla geçirdiği zamanın çok azını bana verse birçok sorun hallolur diye düşünüyorum.

hocam inanın bazen o kadar çok aşağılık hissi oluşuyor ki içimde anlatamam. kendimden her şeyden nefret ediyorum ama yine de bu sapkınlıktan kurtulma inancım beni hayata bağlıyor. bu inancı da siz oluşturdunuz hocam bende çok şükür. hocam özellikle de yazın gelmesiyle sanki yükselişlerim azaldı gibi hissediyorum neden acaba? ama şunu kesinlikle biliyorum ilişki boyutu bende bitti artık. asla ve asla ilişki arzulamıyorum. başka bir şeyler.. hocam ben artık aşık olmak sevmek sevilmek evlenmek istiyorum sağlıklı bir biçimde. bu yaz seansımızdan sonra inşallah daha da toparlamış olurum kendimi. sırf seans için gelecem hocam istanbula ağustos başında inşallah. geldiğim zaman daha uzun konuşuruz inşallah hocam şimdilik hoşçakalın. allaha emanet olun.. iyi akşamlar

17 Haziran 2012

merhaba hocam,
yine uzun bir aradan sonra mail atabiliyorum size. aslında elimden gelse her hafta bir tane mail yollarım ancak özellikle de okullar açıldıktan beridir çok yoğun bir tempoda çalışıyorum bu yüzden ancak fırsat buldum.
hocam ruh halimi nasıl anlatayım bilmiyorum. zaman zaman hareketsiz cansız zaman zaman da capcanlı taptaze hissediyorum ruhen kendimi. hastalığımın farkında olmam ve daha kararlı durmam beni olumlu yönde etkiliyor ancak tam anlamıyla hala kendimi bulamıyorum. evet bu bir süreç ve ben elimde olmayan sebeplerden dolayı sadece 3 seans gelebildim bu süreçte geldiğim noktaya ben de inanmıyordum kafamda sexe dair neredeyse hiçbir şüphe kalmadı yani sex boyutu neredeyse kapandı benim için. ancak hala etkilenmeler vs küçük duygu kırıntıları var içimde. bu duygulardan da bir an evvel kurtulmak istiyorum. karşı cinse aşık olmak sevmek sevilmek gibi duyguları yaşamak istiyorum. bir de zaman zaman pasiflik duyguları beliriyor hocam içimde ama bu duygular beni asla harekete geçirmiyor. önceden bu duyguları hissettiğimde mutlaka eyleme geçer ilişki yaşardım. şimdi öyle olmuyor daha kontrollüyüm.
geçen seneki olumlu süreci yazın nasıl parça parça ettiğimi sayenizde görmüş oldum bu sene daha dikkatliyim hocam. karşı cinse sex hissiyle yaklaşmaktan ziyade onu tanıma iletişim kurma ve etkilenme anlamında yaklaşıyorum. bu durum beni epey rahatlattı. bir kızla tanıştığımda hemen evlilik getirmiyorum aklıma tavsiyeniz üzerine önce onunla iletişim kurup ona karşı his geliştirmeye çalışıyorum. bundan da olumlu sonuç aldım. geçen mailde bi kızdan bahsetmiştim şimdi ayrıldık ancak onu tanıma sürecinde sizin tavsiyelerinizle yaklaştım tabi sonra birkaç sebepten dolayı yürümedi ilişkimiz ve ayrıldık herhangi bir eşcinsellik durumuyla alakalı değildi ayrılık sebebimiz. hayırlısı dedim.
hocam eylül ayı için istanbula geleceğimi söylemiştim yanınıza. fakat maddi sebeplerden dolayı bunu kasıma ertelemek zorunda kaldım malesef. biliyorsunuz yazın ekdersimiz olmuyor maaşa kalıyorum maaşım da aileme çektiğim krediye gidiyor. ağustos eylül epey sıkışık oluyorum. neyse bunlarla meşgul etmeyim sizi.
hocam özetle genel anlamda zaman zaman beni harekete geçirmeyecek derecede hislerle doluyorum. zaman zaman da çok iyiyim bu mail için kendimi ne yükselişte ne de düşüşte görüyorum orta vaziyette gidiyorum. umarım bu hislerim de sona erer.
şimdilik bu kadar hocam Allaha emanet olun iyi akşamlar. her fırsatta yazacağım


26 Eylül 2012


Saygıdeğer hocam merhaba,

yine maalesef uzun bir ara vermek zorunda kaldım size yazmak için. bu süre içerisinde zaman zaman inişlerim olsa da beni eyleme itmeyecek düzeyde olduğunu belirtmek isterim. bu aşamayı hep söylediğim gibi beynimde noktaladım. yani artık kalkıp da ilişki yaşamak bana neredeyse imkansız geliyor. inşallah geri kalan tortusundan da kurtulurum. kısmet olursa 7 aralıkta İstanbulda olacağım hocam. arkadaşımın düğünü var ama düğün bahane sebebim sizsiniz. inşallah 15 tatil içerisinde de mutlaka günübirlikte olsa geleceğim yine. İstanbuldan ayrıldıktan sonra sanki bir önceki ayrılışım kadar büyük değişiklikler yaşamadım. ilk geldiğimde ve sizle ilk terapilerimden sonra hayatım ciddi bir değişim ve dönüşüm içerisine girmişti. hem sosyalleşme hem kişilik olarak kendime değer verme gibi duygular açısından belirgin özellikler yaşamıştım ancak bu dönüşümde bu kadar değişiklik hissetmedim. ancak kilit noktalar hakkında nerede nasıl yanlış yaptığım konusunda farkındalığımı sağladınız. kızlara yaklaşımım onlardan ilk anda neden etkilenmeyişim gibi kafamda önemli yer tutan noktalara değinmiştik çok rahatlamıştım seans sonrasında. burada da buna dikkat ediyorum hocam. hayatıma giren kızlara sexten cinsellikten ziyade duygusal yaklaşmaya çalışıyorum. bu durumda kendimi daha rahat hissediyorum bunu çok belirgin yaşadım gerçekten. sizin sayenizde oldukça temkinliyim. inşallah 7 aralıkta sizinle yine görüşeceğim ancak maalesef çok uzun kalamayacağım cumartesi düğün var ve hemen döneceğim. cuma günü mutlaka görüşmemiz gerekiyor hocam. inşallah bir aksilik olmaz.
son günlerde kendimi yükselişte hissediyorum hocam kendime güvenim artıyor. şimdi şöyle bir durum var şimdiki iniş çıkışlarımla önceki iniş çıkışlarım arasında dünyalar kadar fark var. önceki inişlerim sex ile sonuçlanırdı fakat şimdi sadece şöyle bakıyorum geçiyorum ya da çok nadir porno izliyorum eşcinsel porno ancak şimdilerde porno izlemeyi kestim böylesi daha doğru diye düşünüyorum. bu da inşallah biterse epey mesafe almış olurum.
sosyalleşme konusunda yine bu sene oldukça yoğunum ve bu sebepten dolayı çok fazla vakit bulamıyorum yazmaya. boş kaldığımda da ancak dinlenebiliyorum. inşallah yüz yüze görüşüp konuşuruz hocam şimdilik Allah'a emanet olun. iyi akşamlar..

05 Kasım 2012


slm hocam nasılsınız ben idare eder. aslında dünden beri canım sıkılıyor. bir konuda yardımınıza ihtiyacım var. olay şu:

bu yıl bizim okula atanan bir öğretmenden hoşlanmaya başladım. sizin dediğiniz gibi hemen ilanı aşk değilde önce tanımaya çalışıyorum. sıcak sempatik biri. geçenlerde ö. odasında otururken artık sizli bizli konuşmasak dediğimde tamam dedi, ne o öyle ben de sıkıldım dedi. ancak hala ben ona ısrarla sen diye hitap etsem de o hala bana siz diye hitap ediyor. ve bu moralimi bozuyor. bu bir mesafe koyma değil mi? neyse hiç huyum olmadığı halde ve bilgisayardan da pek anlamadığım halde onun bilgisayarında bir sorun vardı ve ben yapabilirim dedim. dünden beri onla uğraşıyordum. ve bugün yaptım ve az önce götürüp verdim. sürekli teşekkür edip durdu. bende takıldım artık bir şeyler ısmarlarsın (IZ) şeklinde. tamam dedi şu sınavlar bitsin.
yani ilk başlarda hiçbir şey hissetmiyordum ama son zamanlarda baya ortak zamanlar geçiriyoruz, öğlen yemeklerinde beraberiz, teneffüs aralarında sigara içmek için onun yanına gidiyorum, işte bu bilgisayar olayı falan baya bir yanlışlık oldu ANCAK KENDİ ADIMA. ama o hala bana  SİZLİ BİZLİ konuşuyor. sanırım hoşlanmıyor benden ve bu da benim canımı sıkıyor. yani birazcık da olsa benle ilgilenmesini istiyorum. sırf bugün işim 15.00 da bitti onun dersinin bitmesine 30 dk vardı bekledim beraber gidelim diye. gittik de. ama neden hala siz biz diyor anlamıyorum. iyi akşamlar size, nasılsınız, siz gibi cümleler kuruyor. bende bugün bilgisayarını götürüp verirken ısrarla hep sizli bizli konuştum. sanırım yine öyle konuşacağım.

lütfen bana bir akıl verin ne yapmalıyım. onun yanında iken kendimi hem tedirgin hem de iyi hissediyorum. yine onun yanında zaman geçmesin istiyorum. ve çok komik beni güldürüyor, orta derece güzelliği var. pek bu umurumda da değil. içten gibi olması beni etkiliyor. 3 akşamdır mesajlaşıyoruz bir bahane bulup bir şeyler soruyorum sağolsun o da karşılıksız bırakmıyor. ancak yine sizli bizli cümlelerle.
şimdi senden hoşlanıyorum da diyemem. daha başlamadan biter her şey. neler yapabilirim bu ilişkiyi geliştirmek ve ilerletmek adına.... gerçekten canım sıkılıyor.

09 Kasım 2012

http://www.huseyinkacin.com/forum/index.php?topic=1041.0






ERKEKLERE YÖNELEN ERKEKLER KIZLARA NE KADAR YAKINDIR?


İlk çocukluk yıllarından hatırladığım, mahallede kızlı erkekli gruplar vardı. Onlarla oynardım. O zamanlar bizim mahallede genç ve çocuk sayısı çoktu. Benden büyük olan ablamlar ve onların komşu kızlarıyla geceye uzanan oyunlar oynanırdı. Kimi zaman ip çevrilirdi, ablamlar dans yaparlardı. Ben bazen ip çevirme oyununda oynardım. Zaman zaman erkeklerin de küçük iştirakleri olurdu. Yaşıtlarımla da gece saklambaç ya da yedi kule oynardık. Pek futbol oynandığını hatırlamıyorum mahallede. Ya da ben görmedim ilgim olmadığından da olabilir. Ama kızlarla çizgi çok oynadım ve tabii ilkokul yıllarında ip atladım hem de beşinci sınıfa kadar atladım. İyi biliyorum. Bazen çevreden öğrenciler bağırırlardı kız mısın sen diye, zoruma gitse de pek aldırmazdım. Arkadaşlar (yani birlikte ip atladığım kızlar)  boş ver dediği zaman unuturdum, o zamanlardan kalma belki de hala sorunları görmezden gelen bir tavrım mı oldu ne, bilmiyorum. İlk okul öğretmenimiz bayandı. Biraz otoriterdi pek sevdiğimi söyleyemeyeceğim. Bize çok ödev verir ben geceye kadar ablamlarla ödev yapardım. O zaman büyük ablam evdeydi okumuyordu ( lise terk). Küçük ablam da orta okuldaydı. Bana o zamanlar ders konusunda yardımları oldu. İlk okulda erkeklerle bir tek kovalama gibi oyunlar oynadım.ilk okul yıllarında babam her zamanki gibi bana çok asabi gelirdi. Hala da tepki verirken çok bağırdığını düşünürüm. Karşısındaki elemanı da oğlu değilmiş gibi davranması beni hep yaraladı. Şimdi çok bağırmasına fırsat vermesem de… bir gün ben ablamlara özenip herhalde kafama havlu sarmışım, babam ‘çıkar o havluyu kafandan diye bir bağırdı. Bir de annem var ki onun da dünya umrunda değil. Oluruna bırakır her şeyi, babamın bağırmasını, sinirlenmesini istemez, aman huzursuzluk çıkmasın derdinde, bizi de susturur tepki vermemizi engeller, kendisi de tepki veremez, anca söylenir. Bizdeki yanlışı da kolay kolay uyarmazdı, babamın kızacağını söyleyerek yaptığımızı engeller, bir tehdit unsuru olarak kullanırdı. Ve bir ortamda müzik varsa hemen hadi oynayın gibi bir teşviği olurdu, ben ordan da çok zarar gördüğümü düşünüyorum. Hadi oyna oğlum der, alkış tutardı. Ben de ellerimi kıvra kıvra oynardım.

Bu arada babam maça götürür, sıkılırdım. Ava götürür bazen keyif alırdım bazen çok sıkılırdım. Küçük kuş avından çok hoşlanırdım, genelde ağaç altında oturarak olduğu için, zahmetsizdi.

Bir gün anneannemin bahçesinde oynarken kuzenlerle, deli Şakir mi ne derlermiş yan komşunun büyükçe oğlu elinden tüfekle gezerken bizim tarafa geldi ve bize seslendi biz de gittik oraya, daha çocuğuz, ilkokul yılları, av yapıyorum gel dedi bana, diğerlerine pek bir şey söylemedi, ben de kabul ettim. Birlikte ağaçların altına doğru ilerledik, kimse yok beklemeye başladık. O bu arada ön tarafıyla oynuyor, çıkardı ortaya penisini. Öylece kuş da kolluyor, havaya falan bakıyordu. Sonra geldi arkama mı oturdu ya da bir yere oturdu beni de önüne otutturdu. Sonra benim cinsel organıma dokunup, benim de onun cinsel organını tutmamı istedi. Ben de tuttum. Sadece tuttum. Bir süre sonra ben gideyim dedim. O da dur ilerde bakalım ne var falan diye evinin civarına kadar geldik, gel yukarı çıkalım dedi. Yok dedim ben gideyim. Elim çok kötü kokuyor gibi gelmişti bana o zaman. Ben hemen çıkıp ordan, anneannemlerin bahçesinde elimi hızlı hızlı sabunladığımı hatırlıyorum.

Sonra bu uyarılmayla mı bilmiyorum, mahallede arkadaşların evlerinde battaniyenin altına girer, birbirimizin cinsel organını okşadığımızı hatrılıyorum. Daha ilk okulda olmamıza rağmen haz alırmışız demek ki.

İlkokulun ardından gelen ilk cinsel uyanışım erkeklere yönelik oldu tabii. Tv ekranında erkek bedenlerini inceliyor, onlar üzerinde fantezi gelişrtirip kendimi tatmin ediyordum. Üstü çıplak, kaslı erkek bedeni beni çok çekiyordu. Reklam filmlerindeki yakışıklı tipler de öyle… kadın bedeniyle hiç ilgilenmedim.

Orta okul yıllarında tabii ki ip atlamadım. Zaten artık kızlar da atlamıyordu. Beden eğitimi derslerinde beden eğitimi için toplanan parayı verdiğimiz için bizi de futbola dahil etmek zorunda kalırlardı. Defansta saçma sapan gelen topa vururduk. ( bizli bir ifade kullandım çünkü benim gibi futbolla hiç ilgilenmeyen bir arkadaşım daha vardı. Ee tabii bir yıl önce onun da cinsel durumunu çok şaşırarak öğrendim. )  pek fazla arkadaş çevresi olmayan, genelde zararsız, mücadelesiz, beni çok zorlamayan ve germeyen birkaç kişi ile arkadaşlık kurdum. Ve tabii kızlar hep vardı çevremde. Ama orta okulda kızlardan çıkma teklifleri aldım. Bir kız resmen çok aşıktı bana, ama ben hiç hoşlanmadım. Onun arkadaşıyla çıktım bir süre… tabii çok masum, sadece gezdik o süreçte… ve kız karateyle ilgileniyordu. Sonrasında birkaç kıza teklif etsem de pek olmadı. Bu arada tek tutunduğum durum derslerim oldu. Beni hiç zorlamıyordu orta okul. Çok severek geçtim tabii sayısal derslerden, tarih ve coğrafya hep zorladı beni. Fende bir sınavda sınıf rezalet 5 kişi 2, ben beş almışım diğerleri bir… hem şaşırmış hem sevinmiştim tabii… ve beni derslerimdeki başarıdan dolayı sınıf başkanı yapıp duruyorlardı. Ben bir türlü idare edemiyordum sınıfı. Bir gün nöbetçi öğretmen gelip sen ne biçim başkansın kim konuşanlar çabuk söyle yoksa seni döverim dedi ben de iki isim vermiştim içim acıyarak tabii, ve ikisini de dövmüştü hoca, sonra biraz tehdit yedim tabii sen görürsün gibilerinden… alaya uğradığım zaman çok oldu, sırf alay etmesinler diye iyi olmayı seçtim ve iyi anlaşmaya ve karışmamaya çabaladım. Bir de bizim sınıfın güçlü tipleriyle arkadaşlık kurdum. Çok da iyi arkadaşlarım vardı, beni hem severlerdi, hem de kollarlardı. Sıra arkadaşım babayiğit ,çok iyiydi, ve bir gün bizi ayırdıkları için çok ağladığımı hatırlıyorum.

Orta okulun ortaları gibi 3 ayda bir bize yatıya gelen babamın ortağının oğlu ile birlikte yatardık. İlk hemcins birlikteliğim o zaman başladı.ondan önce ilkokuldaki birkaç temas dışında hiç deneyim olmamıştı. Onunla olan da birbirimize mastürbasyon yapmakla başlayan, onun vücüdunu öptüğüm ve sarılmak istediğim bir deneyimdi. Onunla ilişkimiz her buluşmamızın akşamında gece birlikte yatarken olurdu. O artık arkama girmek istiyor ben pek yanaşmıyordum. Ara ara bu deneyimi yaşadığımız bir gün bana sen gir dedi ve döndü kalçasını bana, ben de istemeyerek birkaç denedim kalsın dedim. Derdim ters ilişki değildi çünkü o zaman. Ben onun bedeninden çok haz alıyordum. Sarılmaktan ve öpmekten bedenini. Belki de cinsel bilginin de sınırlı olmasındandı bu sınır. Asla oral falan yapmadık ne o ne de ben. Ne de öpüşme oldu. Sonra bu ters ilişki deneyiminden ben mikrop kaptım, testimin biri çok şişti, ben korkumdan söyleyemedim bizimkilere, ben söyleyemedikçe o daha çok şişti ve söylemek zorunda kaldım. Sonra antibiyotiklerle geçirdik ama testis nohut kadar küçüldü, işlevsiz bir hale gelmek durumunda kaldi. O durumlardan sonra zaten pek de bir araya gelmedik. Geldiğimiz zamanlarda da o da kızlardan hoşlandığını söylüyordu. Onlarla çıkıyordu, ben de zaten hali hazırda çıkıyordum.


Lisede babam velim olmuştu. Toplantılara hep o giderdi. Ben lisede yine kızlarla iyi anlaşan, yine alaya uğrayan ama duymazdan gelen bir tip iken aşk hayatım daha renkliydi bir  buçuk sene aynı okula gittiğimiz üst komşunun kızıyla flört ettim. İlk küçük cinsel deneyimleri onunla yaşadığımı söylemem gerek. Çok güzel zamanlardı. Lise 2 gibi o bitti, başka bir kızla 2 ay gibi çok kısa ve çok masum, temassız birlikteliğim oldu.

Üniversitede de bir kız arkadaşım oldu, zaten ailesiyle yaşıyordu. O yüzden tam bir cinsel deneyim yaşadığımı söyleyemeyeceğim. Sonrasında aşık olduğum üniversite son sınıfta bir ilişkim oldu. O da çok düzgün bir kızdı, onunla cinsel olarak duhuliye dışında her şeyi yaşadık. O benle çok evlenmek istedi ama ben hiç hazır hissetmiyordum o zaman. Çok da uygun bulamamıştım aile olarak bizim aileyle bütünleştiğinde. Üniversite bittikten 3 ay sonra ayrıldık. Sonra yüksek lisansım başladı. Yüksek lisans devam ederken ben gündüz satışta durmaya başlamıştım bile. Yüksek lisansın başlarında çok rahat bir kızla çıktım Antalya’da ama onunla da birlikteyken hiç keyif almadım. Bana çok salak geliyordu söylemesi ayıp, cinsel bir şeyler yaşarım dedim ama ben çok beceremedim ısmarlama olunca haliyle.

Sonra böyle rahat kızlarla ilişkiye girmek bana hep zor geldi, hiç rahat olamadım yanlarında.

http://www.huseyinkacin.com/forum/index.php?topic=1151.0

11 Kasım 2012 Pazar

ERKEKLER NEDEN KISKANIR? ERKEK KISKANÇLIĞI GİZİL EŞCİNSELLİK MİDİR?


ERKEK KISKANÇLIĞI GİZİL EŞCİNSELLİK MİDİR?


Her iki cinsin kıskançlığında farklılıklar gözlenir. Erkek kıskançlığı birbiriyle bağlantılı iki temel neden dayanır; gizil eşcinsel eğilimler ve yetersizlik duygusu. Gizil eşcinsel eğilimleri olan erkekler beraber oldukları kadını ilgi duyacakları bir erkekle paylaşmak isterler. Bu kişilerin hayatlarında kendilerinin bir erkekle eşcinsel ilişki yaşamak gibi bir eylemleri olmamasına rağmen eşlerini bu erkekle sevişirken tahayyül etmek onlarda cinsel bir uyarılma oluşturur. Bu yapıdaki erkeklerin bir kısmı kendilerindeki bu gizil eşcinsel eğilimi şiddetle reddetme eğilimindedirler; eşcinsel eğilimler bilinçdışına atılmıştır. Bu yapıdaki kişiler eşlerine karşı büyük bir kıskançlık hissederler. Bilinçaltlarında bir yandan eşlerinin kendilerinin de beğeneceği bir başka erkekle beraber olma isteği, bir yandan dab u isteklerin gerçekleşmesinden büyük bir korku vardır. İsteklerinin gerçekleşmesinin kendilerini eşcinsel yapmasından korkuyorlardır. Bu iki zıt duygunun çatışması ortaya büyük bir kıskançlık duygusu çıkartır. Bütün dikkatleri bu istenen “şeyin” olmasını engellemeye çalışmaya kaymıştır. Kendilerinin beğenebileceği her erkeği eşlerine yakıştırırlar ve kuşkularını eşleri ile o erkek arasında bir ilişki olduğunu iddia etmeye kadar vardırırlar. Çoğu zaman eşin tepkileri ve ikna çabaları sonuç verir ve dikkat başka birisi üzerine kayar. Bu kıskançlığın “kıskançlık paranoyası” denen ağır türünde kişi kuşkularının doğruluğundan emindir ve kıskançlık hezeyan ölçülerine varır, tablo psikotik bir içeriğe dönüşür.
Diğer erkek kıskançlığı türünde ise erkek, kadın karşısında kendisini çocuksu ve güçsüz buluyordur, kadının dünyasında kadının hayatının veya ruhsal varlığının kalitesini arttırabilecek bir etkisi olabileceğine inanmıyordur. Bu durumda erkek kendisini ciddi biçimde yetersiz buluyordur. Bu yetersizlik duygusu eşinin kendisinden daha güçlü ve  yeterli erkeklere ilgi duyabileceğine dair bir kıskançlık yaratır. Bu kıskançlığı erkeğin karısını  anne yerine koymağa başlaması ve kendisinden daha gelişkin bir erkeği (babayı) daha uygun bir eş olarak tanımlaması,  yani alevlenmiş bir ödipal takıntı olarak yorumlamak mümkündür.  Kadınla erkek arasındaki büyümüşlük düzeyi ve ruhsal kalite farkı büyükse; bu ödipal kıskançlık karı-koca ilişkisinin  sürdürülemez hale gelmesine yolaçabilir. Kadın açısından devamlı güvensizliğe ve ithamlara maruz kalmak uzun sure kaldırılabilecek bir durum olmaktan çıkar. Böyle bir kıskançlığın ergenlik çağındaki bir gençte olmasını normal karşılamak gerekir; çünkü onlu yıllarındaki bir delikanlının yeterliliği bir kadınla kalıcı bir ilişki götürecek düzeyde olamaz ve doğal olarak zaten ergenlik çağında çocukluktan beri yaşanmış preödipal veya ödipal her türlü problem yeniden doğar.

üç hakim duygu dr erdoğan çalak


http://www.huseyinkacin.com/forum/index.php?topic=1146.0

İLK TERAPİ: GENİŞ AİLE ve ÇOCUK TACİZİ: ÖSS TÜRKİYE DERECESİ


p:neden burdayız?
d:internette sitenize rastladım(hüseyinkaçın forum) zaten bir psikoloğa gitmeye çoktan karar vermiştim;ancak ciddi güven problemlerim vardı..nevzat tarhan var memorial hospital..ona ulaşmaya çalıştım ancak başaramadım,çünkü ücret aşırı pahalıydı
p:ne kadar pahalı?
d:tam olarak hatırlamıyorum ancak aşırı pahalı olduğunu hatırlıyorum..bir de mustafa merter var ben ötesi derneği...oranın fiyatı biraz daha uygundu ancak onları aradığımda ciddi bir soğukluk ilgisizlik hissettim
p:nasıl yani ses tonundan mı?
d:evet ses tonundan..sanki gelme der gibi itici bir ses tonu vardı..sanki işi zorlaştırmaya çalışıyordu
p:ne şekilde?
d:mustafa merterle görüşmem mümkün mü dedim..hayır o terapilere katılmıyor o bodrumda yaşıyor onun yerine asistanları terapi yapıyor...deyince bir de soğuk bir ses tonuyla..kendimi aşağılanmış hissettim...daha sonra sizin foruma rastladım..
p:güvenilir mi buldunuz?
d:güvenilir buldum ki geldim!ancak %100 bir güven değil bu..
p:yüzde kaç diyelim?
d:%50nin üstünde ki geldim..
p:peki güveni nerde yakaladınız?
d:bir sürü insanın size karşı olduğunu gördüm..değişik bir durum olsaydı bir yerde bi haber çıkardı en azından..sahtekarlıkla ilgili tek bir somut haber bulamadım..
p:karşıda saldıran bir grup var bunu farkettiniz
d:ben onlardan değilim..saldırganlık onların doğasına işlemiş zaten her şeye saldırıyorlar..ben onları baz almam..
p:peki gelelim sizin hikayenize yaş?
d:yaş 21
p:anne baba sağ mı?
d:evet
p:kaç kardeş?sen kaçıncısın?
d:3 kardeşiz.ben 2.yim
p:diğerleri abi?abla?
d:bir ablam bir de kız kardeşim var..
d:hüseyin bey hayatımın bu gizli fakat büyük gerçeğini ilk defa size anlatmaya çalışıyorum..bu durumumu bilen sadece 1 kişi var..siz 2.olacaksınız
p:kim o?senin için önemi ne o kişin?in
d:sanırım burada açık konuşmak gerek her şeyi..
p:evet
d:hüseyin bey bu konuştuklarımız benim en büyük sırlarım size de güveniyorum inşallah yanılmam..daha önce sanal alemden tanıştığım aramızda duygusal bir bağ oluşan bir kişi..
p:yaş kaç?
d:bir kaç yaş benden büyük..
p:yüz yüze görüşme oldu mu?nasıl bir görüşme oldu?
d:evet oldu..insani bir görüşmeydi..birlikte yemek yedik biraz da gezdik ve ayrıldık..
p:eşcinsel olduğunuzu ilk defa ne zaman anladınız?hikayem nereden başladı?
d:tabi ergenlikle beraber çünkü daha öncesinde cinsiyet veya cinsellik çok bir şey ifade etmiyor insan için daha çocuksunuz çünkü..ergenliğe girince hemcinslerime ilgi duyduğumu farkettim..o günden beri böyle..
p:ilgi duyduğun erkeklerin ortak özellikleri var mı?yani nasıl tipler?
d:en başta yakışıklı olması şart.yakışıklı olmayanlara cinsel veya duygusal anlamda ilgi duymuyorum..daha sonra güçlü kuvvetli yani koruyucu bir tip..beni korumalı..
p:yüz güzelliği mi?yoksa beden güzelliği mi?kaslı olma gibi..
d:her ikisi de aslında ancak yüz güzelliği daha baskın..
p:peki başka?
d:kendine güvenen bulunduğu ortamda ön plana çıkan tipler..
p:peki ilgi duyduğun insanlarla ilişkin nasıl oluyor?yani sadece uzaktan bir sevgi mi yoksa direkt iletişime geçiyor musun?
d:öncelikle şunu belirteyim..ben muhafazakar dindar bir aileye mensubum.dolayısıyla ben de dindar bir insanım kendi çapımda..
p:ne kadar muhafazakar diyebiliriz?tarikat cemaat yakınlaşması var mı?
d:son derece muhafazakar evet tarikat veya cemaatlere yakın..özellikle annem dine çok meyilli..zaten beni hep annem yönlendirmiştir..
d:işte bunlardan dolayı ben hep kendimi frenlerim..
p:peki kendini sorguluyor musun?bu durum doğuştan mı?psikolojik mi?
d:bu konu hakkında araştırma yaptım..aslında yetiştiriliş tarzım ve yetiştiğim ortamdan kaynaklandığını hissettim hep..araştırmalarımda bunu doğuluyordu çünkü forumunuzda okudum hayat hikayeleriyle benim ki çok benziyordu...annemin baskınlığı ,çocukken çevremin hep kızlardan oluşması hep onlarla oynamam..ve birşey daha var ancak hüseyin bey bunlar hayatımın en büyük sırları size güvenebilir miyim?
p:evet..elbette
d:ben 9 yaşımdayken üst kat komşumuzun oğlu hoş olmayan şeylere çekti beni..yaklaşık 2 yıl hiç hoş olmayan şeyler oldu..
p:o kaç yaşındaydı?
d:15,16 yaşlarında..ev sahibimizin oğluydu aynı zamanda akrabamızdı
p:yakınlık derecesi neydi?
d:babamın kuzeniydi teyzesinin oğlu
p:ilişki ne düzeyde oldu?
d:sevşme düzyinde anal buyutuna varmadı yani anal hiç olmadı..(danışan ağlamaya başlar ve ağlarken devam eder)...yemin ederim bu kendi isteğimle olmadı daha çocuktum hiçbir şeyin farkında değildim..yıllardır bu halimle mücadele ediyorum asla eşcinsel olmayı kendim istemedim neler çektiğimi bilemezsiniz..ergenlikten bu yana mutluluğu unutmuş durumdayım..
p:peki bu durumdan dolayı kendini mi suçluyorsun?
d:suçlu olduğumu düşünmüyorum kendi isteğimle olmadı ama kendimi aşağılıyorum sen böyle olamazsın diyorum..
p:ergenliğe neyle girdin*yani masturbasyonu mu öğrendin?
d:yani öyle başladı diyebiliriz..
p:peki masturbasyon yaparken çocukken yaşadığın o olayı mı aklına getiriyordun?
d:evet..aklıma geliyordu beni oraya çekiyordu..ancak bunun tek neden olduğunu düşünmüyorum..kız gibi yetiştirilmiş olmamın büyük etkisi olduğunu düşünüyorum..davranışlarım hep kız gibi oldu..özellikle lise yıllarında çok dikkat çekiyordu..
p:bu halinden ne zaman rahatsız olmaya başladın?
d:başlarda çok önemsemedim..lise 2.sınıfta pornografiyle tanışınca başladı rahatsızlığım
p:pornografi erkek erkeğe olan mıydı?
d:evet..git gide pornografinin bağımlısı olmaya başladım..vaktim hep internet cafede geçmeye başladı..işte psikolojim o zaman bozulmaya başladı..günahkar olduğumu bilmem fakat kendimi engelleyemem üzerine hayatım bir çatışmaya dönüştü..
p:iyiyle kötü arasında gidip gelmeler
d:evet..çocukluğuma dönecek olursak hüseyin bey..geniş bir ailede doğdum..7 yaşıma gelene kadar amcalar halalar hep birlikteydik..ben hep aşağılanarak büyüdüm hüseyin bey..özellikle amcalarım tarafından hep ezildim ve malesef annemle babam bu durumu engellemeye çalışmadılar hatta onlarda aşağaladılar sürekli..aslında ablamda bende başarılıydık okul hayatımızda..anadolu liselerinde okuduk ancak hiçbir zaman ailemize yaranamadık..şiddete varıncaya kadar süren aşağılamalarla büyüdüm..
p:peki sen karşılarında ne yaptın?
d:çocuk olduğum için ayrıca annem babam bastırdığı için karşılık veremiyordum..öfkemi hep içimde biriktiriyordum..sadece beni ve ablamı da değil annemi babamı da aşağılıyorlar gözümüzün önünde hele annemi hep ezdiler..bütün bunlara karşılık babam hiç bir tepki vermedi..ne bizi ne annemi ne de kendini korumadı..dedemin mirasından mahrum kalmamak için hep onların karşısında sustu..
p:peki babana karşı ne hissttin?öfke?nefret?
d:evet hep öfke duydum babama ve içimdeki bu öfke zamanla nefrete dmnüştü sonuçta aramızda kalın duvarlar oluştu..ne o bana içten bir kere oğlum dedi ne de ben ona içimden gelerek baba dedim..babamla iletişimim hep annem üzerinden oldu
p:yani anne köprü konumunda ailede
d:evet aynen öyle..babamı hiç sevmedim ancak dindarlığımdan dolayı hiç saygıda kusur etmedim..
p:yani hiç isyan etmedin..
d:evet..daha sonra lise bitince türkiyede derece yaparak(ilk 200te)ankara hukuk fakültesini kazandım
p:peki bu durumda annen baban seninle gurur duymadı mı?
d:hayır babamla zaten iletişimim yok annem ise neden türkiyede ilk 10 a giremedin diyerek başarımı yeterli bulmadı
p:anne mükemmeliyetçi bir insan yani..10.olsan neden 1.olmadın diyecek..
d:evet aynen öyle..annemin mükemmeliyetçiliği tabi bana da yansıdı;zaten ben hep annemle bir bütünün iki birleşik parçası gibiydim..bu mükemmeliyetçilik bir çeşit narsizme dönüştü bende..çevremde hep ön planda olma isteği övülme isteği oluştu..
p:zeki olduğunu ilk ne zaman farkettin?
d:okuduğum ilkokul bir kenar mahalle okuluydu dolayısıyla başarı çok düşüktü..ben de çabuk sivrilebiliyordum bu sayede..öğretmenler hep beni överdi çünkü okuyan çalışan başka pek çocuk yoktu genelde sokak çocuğu tipleriydi..yani ilkokul ortaokul yıllarında diyebiliriz..
p:öğretmenler hep seni gösteriyorlardı yani..peki yaşıtların seni kıskanıp dışladılar mı hiç?
d:lise de oldu diyebiliriz..hep büyük hayallerim vardı hüseyin bey örneğin çocukken ne olacaksın diye sorduklarında hiç düşünmeden başbakan olacağım derdim.
p:neden hep büyük hedefler?
d:bilmem annemin narsizmden galiba
p:hala başbakan olmak istiyor muyuz?
d:şu an için hayır..
p:neden?
d:bu durumumdan dolayı
p:deşifre olma korkusu filan öyle mi?
d:evet aynen..bir de eşcinsel olduğumu öğrendiğimde hep bir tedavisinin olduğunu düşünürdüm yani zamanı geldiğine piskoloğa gidicem ve bu durumdan kurtulucam derdim..ancak bu işin içine girince tedavi diye bir şeyin olmadığını gördüm bu da beni ümitsizliğe karamsarlığa itti..
p:yani toplumun değişmek isteyen eşcinsellere olan ilgisizliğini gördün
d:aynen öyle bence türkiyede eşcinsellik çok yaygın bir durum ancak gizleniyor
p:aile bakanı selma aliye kavafın açıklamasını duydun mu?
d:evet eşcinsellik hastalık tedavi edilmeli demişti
p:peki ne oldu?
d:üstü hemen kapatıldı
p:yine hikayene dönelim acaba kızlara hiç ilgi duymadın mı?
d:ergenlik çağımın ilk yıllarında kızlara da ilgi duyduğumu hatırlıyorum
p:işte kızlara olan ilginle erkeklere olan ilgin zamanla çatışmaya başlıyor hep böyle oluyor..yoğun bir sorgulama başlıyor ben neyim?daha sonra bazı kapılara başvuruyorsun;ancak bu senin kendi tercihin deniyor..kapılar kapatılıyor..sende zamanla bu durumu kabullenmek zorunda kalıyorsun ve sonuçta eşcinsel oluyorsun..işte erkek çocuğu 0-2 yaşlarında anneye ihtiyaç duyar..2-6 yaş arası cinsiyet kimliği oluşmaya başlar..bu safhada erkek çocuğun babayla yakın bir iletişimi olması gerekiyor olmadığı taktirde erkeklik kazanımı olamıyor..ikinci şans ergenlik döneminde oluyor o dönemde babadan destek görülmesi halinde yine erkeklik kimliği kazanılabiliyor...ayrıca olmak istediğin yakışıklı güçlü erkek olmadığını düşünürsen başkalarıyla güç transferine girersin ve zamanla güçlü yakışıklı olanları benimser erotikleştirirsin..
p:mastürbasyonu ne sıklıkta yapıyorsun?
d:haftada 8,9 kere diyelim
p:porno izleyerek mi?
d:evet
p:porno izleyerek mastürbasyon yapınca kendini nasıl hissediyorsun?suçlu ve günahkar mı?
d:evet aynen öyle
p:bu da senin iradeni zayıflatıyor özgüvenini kırıyor
d:aynen öyle
p:o zaman öncelikle bunu azaltmalısın haftada 3,4 kereye indirmelisin...hiç yapmamakla yapma arasında ki çatışmadan çıkabilmen için öncelikle azaltman gerekir..iki sivri uçta durmaktansa orta yoldan gitmelisin..ayrıca beklediğin gücün dışarda olmadığını bu gücün senin içinde olduğunu bilmelisin
d:hüseyin bey bu çatışma bende panik atağa dönüştü morarma kasılma nöbetlerine neden oluyor
p:günahkar olunca cehenneme gitme dolıyısıyla da ölüm korkusu ortaya çıkıyor bu da panik atağa neden oluyor..evet bir sonuca bağlayalım..bunları anlatarak ne hissettin?görüşün olumlu mu?bir ümit oluştu mu?
d:bu ilk seanstan bir beklentim yok hüseyin bey..o açıdan ümit için erken olduğunu düşünüyorum..ancak olumlu buldum ve devam etmek istiyorum zaten başka çaremde yok tek şansım bu terapiler..
p:bu yaşlar kabullenmeye giden dönemler..tam bu safhada geldin..dolayısıyla daha şanslısın..zaten anlattığın şeyler hep psikoloji kokuyor..ayrıca kendini suçlamamalısın bu denklem tek taraflı tek bilinmeyenli değil..yani eşcinsel olman bir çok değişkene bağlı..dolyısıyla bu durumu sadece kendini suçlayarak zorlaştırıyorsun..suçlanacak biri varsa sen sonuncu olursun..bu hikaye de babamız annemiz amcalarımız hiçte masum değil..öyleyse sonuç ilk olarak kendimizi suçlamayacağız kendimizi cehenneme atmamalıyız..terapilere devam etmeni öneririz..ilk etapta sık gelirsen 3 aya değişim başlar 6 aya halledilebilir ancak düzenli devam edebilirsen..
d:her hafta gelemem ancak mümkün olduğunca sık gelmeye çalışacağım..
p:peki görüşmek üzere iyi akşamşlar
d: iyi akşamlar sağolun

http://www.huseyinkacin.com/forum/index.php?topic=1150.0



ANNE BABANIN AŞKI, BİR TANESİ, PRENS VE PRENSESİ ÇOCUKLARI MIDIR?


Babanın çocuğa yatırımı çocuğun fantezilerine inanmasını pekişterecek  biçimde olursa, çocuk babası ile ilişkisinden onu dönüştürebilecek bir biçimde yararlanmamış olur. Çocuğun kendine aşkından narsisistik bir doyum olan ve bu aşkın sürmesine ihtiyaç duyan babalar çocuklarının hoşuna gidecek biçimde davranırlar. Bir çocuğun, ister kız ister erkek olsun, fantezilerine uygun davranmak, onun fantezilerine inanabilmesini sağlamak büyümeyi durdurur.  Bu yüzden anne babaların çocuklarına aşkım, bir tanem, prensesim gibi hitaplarda bulunmaları, çocuk sevinsin diye ona mahsustan yenilmeleri, o an çocuğun hoşuna  gitse de, çocuğa zarar verir.


Neredeyse bütün insanlar için büyümek fantezilerin geride bırakılması ve fanteziyi sevmekten gerçeği sevmeye yönelinmesi ile oluşur. Çocukların anne babaya bağlılıkları, dolayısıyla ruhsal yatırımlarının nesne sevgisine dönüşmesi artarken, anne babanın da çocuğu gerçekliğe yönlendirmesi, büyütmenin temel dinamiğini oluşturur.  Gerçek sevgi büyütmeyi amaçlayan bir duygudur. Çocuğu memnun etme arzusu ise çocuğu kendine bağlama, kendinde tutma, çocuk için önemli olma, çocuk tarafından sevilme arzularından veya çocuğa karşı suçluluk duymaktan kaynaklanır. Çoğu ebeveyn aslında çocuğa kendilerine yapılmasını istedikleri biçimde davranırlar. Kendilerince sevildikleri anlamına gelecek tutumları çocuklarına uygularlar. Bu yüzden çocuklar anne babaların problemlerinin taşıyıcısı olurlar ve insanlar bilmeden çocuklarını kendi yapılarında insanlar haline getirirler. Narsisistik özellikleri olan bir anne babanın çocuğu da narsisistik olur. İnsan kendi çocuğunu ancak kendi büyümüşlük seviyesine getirebilir.

http://www.huseyinkacin.com/forum/index.php?topic=1140.0

TIRNAK YEMEK PSİKOLOJİK RAHATSIZLIK MIDIR?


Tırnak yemenin sınıfı değişiyor


Amerikan Psikiyatri Birliği, tırnak yeme alışkanlığını hastalık olarak sınıflandırmaya karar verdi.
 

Dünya çapında milyonlarca kişi, tırnak yeme alışkanlığından şikayetçi. ABD'li tıp uzmanları ise sigara bırakmaktan zor olarak ifade ettikleri tırnak yeme alışkanlığını Obsesif Kompülsif Bozukluğu (OCD) olarak sınıflandırmaya hazırlanıyor.

NBC televizyonuna göre; Amerikan Psikiyatri Birliği, tırnak yeme alışkanlığının 'başka şekilde sınıflandırılamaz' tanımını kaldırarak 'Obsesif Kompülsif Bozukluğu' olarak sınıflandıracak. Sınıflandırma, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı'nın (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) bir sonraki sayısında yer alacak.

Alışkanlık, el yıkamak ve saçları ellemek gibi tekrarlayıcı davranışlar olarak tanımlanırken; hastalık, bu tür tekrarlayıcı davranışları nedensiz düşünce ve korkular nedeniyle yapmak olarak açıklanıyor.



Uzmanlara göre; ara sıra tırnak yemek ise davranış bozukluğu olarak görülmüyor.

California Üniversitesi'nden Psikiyatrist Carol Mathews, "Saçları düzeltmek, ciltteki sivilceleri sıkmak ya da tırnak yemek; zarar vermediği ve stresten kurtulmak için yapılmadığı sürece hastalık olarak görülmüyor" dedi.

Tırnak yeme alışkanlığı, uzmanlar tarafından, parmak uçlarına zarar verdiği ve enfeksiyonlara neden olduğu zaman ciddi olarak görülüyor.

http://www.ntvmsnbc.com/id/25394853/#storyContinued

http://www.huseyinkacin.com/forum/index.php?topic=1144.0

AŞKSIZ CİNSELLİK: ERKEKLER ve KIZLAR


Kimi ergenlerin cinsel eylemi yalnızca işlevsel bir olgu gibi görmeye çalıştıklarına şahit oluruz. Cinsel eylem sıradanlaştırılmaya, herhangi bir etkinlik gibi gösterilmeye çalışılır. Böylece cinselliğin bireyi kendi kimliğinin derinliklerine bağlayan boyutlar göz ardı edilir ve neredeyse teknik bir operasyon olarak ele alınır. Cinselliğin benlikte yarattığı uyarılmanın taşkınlığından korkan ergenler, çoğunlukla erkek ergenlerdir bunlar, cinsel eylemin yalnızca fiziksel ve işlevsel yönünü görmeye çalışırlar. Bu noktada cinsel eylem ötekiyle kurulan bir bağ olmaktan çıkar ve yalnızca bireyin kişisel ve niceliksel başarısı olarak sunulur. Şu kadar kadınla, şu kadar kez  yapmış olmak veya bir gece de şu kadar posta gitmiş olmak  övünç kaynağı olarak  ele alınır. Fiziksel gereksinim ve bunun doyurulmuş olması  tek gerçeklik  olarak ele alınır. Burada asıl amaç cinselliğin duygusal gereksinim boyutundan uzak durmaya çalışmaktır. Yani ergen cinsel ilişkinin yalnızca bedensel  değil aynı zamanda  duygusal bir gereksinim sonucu ortaya çıktığını yadsımaya  uğraşmaktadır.

talat parman

http://www.huseyinkacin.com/forum/index.php?topic=1141.msg2697#new