28 Ekim 2012 Pazar

HELİN AVŞAR " EŞCİNSEL TEDAVİ ve EŞCİNSELLİK " RÖPORTAJI



Helin  Avşar: İlk önce bir isim soyad alalım tekrardan sizden
Hüseyin Kaçın:  Psikolog Hüseyin Kaçın.
Helin  Avşar: İlk önce ne iş yaptığınızı öğrenelim tam olarak
Hüseyin Kaçın: Yıllar öncesinde çocuk psikoloğu olarak çalışmaya başladık 2000li yıllarda sonra çocuklardaki problemlerin aslında anne babanın probleminden... çocukluk problemlerinin kökeninin annenin psikolojisine ya da babanın psikolojisinden  kaynakladığını görünce evlilik terapisine ya da aile terapisine girdik bir deneyim kazanmış olduk. Sonra normal depresyon panik atak için terapiye gelen bazı  erkek vakalarda taciz tecavüz durumları söz konusu
Helin  Avşar: ondan sonra
Hüseyin Kaçın: Ortaya çıktı 2000li yıllarda. 2007 de de 29 yaşında evli 5 yaşında çocuğu olan biri bize mail attı. eşcinsel olduğunu 15 yıldır bu eğilimini yenemediğini ve yardımcı olabilir misiniz diye mail attı. Biz de deneyelim demiş olduk. Oradan olumlu sonuç alınca haftada düzenli terapilerle 3 ay sonra olumlu bir sonuç ortaya çıktı ve biz bu konuya önem vermeye başladık
Helin  Avşar: Önem vermeye başladınız. Peki, ben ilk önce şunu sormak istiyorum size. Herkesin sorduğu bir soru bu, eşcinsellik doğuştan mı yoksa sonradan da olunabiliyor mu?
Hüseyin Kaçın: Biz eşcinseliiğin doğuştan değil, psikolojik olduğunu savunuyoruz. Bu konuda anne baba hataları olabilir. Çok ilgisiz bir baba olabilir aşırı koruyucu bi anne olabilir ya da doğru bir oranda zaten eşcinsellerin %10 %20 civarlarında taciz tecavüz 5 yaşında 10 yaşında17 yaşında bile tecavüze uğramış  kişiler var. Bir çocuk tacize ya da tecavüze uğradığında travma yaşamış oluyor. Genelde büyükler içe kapanık utangaç çocukları seçiyorlar. İçe kapanık utangaç çocuklar  da büyük bir korku yaşıyor ve tacizci ya da tecavüzcü, bu çocuğa bunu  tekrar yapacağız diyor, eğer dinlemezsen beni seni annene babana söylerim diyor diye bu çocuğu tehdit ediyor. Bu çocuk da korktuğu için ikincisi de üçüncüsü de arkası da  geliyor. Ondan sonra zaten bu çocuk 5 6 7 8 10 lu yaşlardaysa bir oyun gibi algılıyor çocuk bunu  ergenlik dönemi söz konusu olmadığı için. Ondan sonra bir oyun oynamak gibi bir şey değişik bi şey ama ergenlik döneminde  normalde biyolojik gelişimi ortaya çıktığında bu taciz tecavüz mağduru çocuklar  kızlara ilgi duymadıklarını görüyorlar ve kendilerini olayları yaşadıktan sonra da dikkat dağınıklığı korkular kendine güvensizlik yoğun olarak yaşadıkları için kendilerini güçsüz hissediyorlar öz güveni eksik kalıyor  ve ilk önce güçlü gördüğü erkek sınıfta sınıftaki erkek arkadaşına veya bir erkek öğretmenine hayranlık duymaya başlıyor. Sonra da duygusal yatırım yapıyor daha sonra da onun ilgisini keşke  hep benimle ilgilense saçımı okşasa onunla hep beraber olsak  onunla hep gezsek gibi hep ilgisini çekmek istiyor. Çekemediğinde ya da çektiğinde belli bir noktadan sonra da diyelim ki 8.sınıfta lise 1 de bu duygular doğala akışında o tramvanın da etkisiyle erotikleşmeye başlıyor.
Helin Avşar: Hıı hıı...
Hüseyin Kaçın: Çünkü kızlara hiç gitmiyor ben eşcinsel miyim değil miyim çatışması yaşanıyor. Bu lise hayatı boyunca bu çatışma yoğun olarak yaşanabilir. 20-25 li yaşlarda da ben eşcinselim etrafta da bu doğuştandır işte dünya sağlık örgütü listeden çıkarıldı bilmem ne. Eşcinsel derneklerinde bunun işet doğuştan olduğuna yönelik etkilerin de sanal alemde araştırmalar yapılıyor...
Helin  Avşar: Siz doğuştan kesinlikle değildir diyorsunuz değil mi?
Hüseyin Kaçın: Sadece şöyle çift cinsiyet  organı var onun dışında fizyolojik bir  alt yapısı yoksa ...
Helin  Avşar: Öyle de öyle de hastalarınız var mı? Gelip terapi olanlar var mı öyle çift cinsiyetli
Hüseyin Kaçın: öyle bi şey
Helin Avşar: sadece..
Hüseyin Kaçın: Bize gelenler  psikolojik olarak bu duyumundan rahatsız olan iyileşme arayışına giriyor
Helin  Avşar: Şunu söyleyebilir miyim, bunu söylemeleri ve size gelmeleri çok yardımcı oluyor. Çünkü çoğu bazıları saklıyorlar yani ya da utanıyorlar. Atıyorum bunun böyle bir şey olmadığını ...
Hüseyin Kaçın: işte mesela bize ilk telefon açmak için bile iki ay açayım mı açmayayım mı diye iki ay kendi içinde çatışıp utanıp sıkılarak da korkarak da arıyor soran gelme süresi diyelim....
Helin Avşar:Uzuyor
Hüseyin Kaçın: Uzuyor  veya geldiğinde gerçek ismini söylemiyor. İşte başka bir isim söylüyor (hafif güldü) veya... neydi? İlk geldiğinde  işte diyelim ki
Helin Avşar: Çekiniyor
Hüseyin Kaçın: göz teması kurmuyor utanıyor ama sonra güven ortamı oluşursa zaten süreçte... yani ilk terapi denenmiş oluyor. Çıkışta ailesiyle ya da kendisi karar veriyor eğer burada terapi odasında bir iyileşme umudu onda oluşmuşsa zaten ikinci terapi 3. Terapi arkasından geliyor.
Helin Avşar: peki, sizi anneler babalarla da iletişime geçiyorsunuz değil mi?
Hüseyin Kaçın:şöyle bir sınıflandırmamız var bize terapiye gelenler bir 30 yaş ve üstü evli bekar kitleler onlar diyelim ki en erken 3 ay ya da 6 ay içerisinde bir sonuç alınabiliyor çünkü yaş itibariyle her şey denenmiş olması bakımından bir de 20-25 yaş arası muhafazakar yönü olup üniversite öğrencisi muhafazakar yönü var ama bu tür eğilimleri de var. Öyle bir kitle...
Helin Avşar:onu soracaktım daha çok muhafazakar kesimden mi...
Hüseyin Kaçın: daha çok diye bi şey yok

Hüseyin Kaçın: 20-25 yaşında olup muhafazakar yönü olan genelde terapiye geliyor.  Muhafazakar yönü olmayan nadirdir. Bir de 20 yaş altı annesi ablası abisi ya da babasıyla gelen bir kitle var. Onların en kritik noktaları şu, en zayıf halka bu kitledir ne anlamda çocuğun problemi bize göre yani çocuğun psikolojik bir sorunu varsa bu aslında annenin de bir kişilik bunalımı psikolojik sorunu olduğunun göstergesi ya da karı-koca ilişkisinde de problem var
Helin Avşar: Ne gibi problemler oluyor mesela, çok mu kavga etmeleri çok mu...
Hüseyin Kaçın: Aile kavgaları uyumsuzlukları ...
Helin Avşar: Çocukla ilgilenmiyorlar...
Hüseyin Kaçın: Kadının mağdur olması erkeğin ailesini kadını benimsememesi kadını dışlaması gibi olabilir veya karı-koca arasındaki  uyumsuzluklar duygusal tatminsizlikler vs. orada da işte zayıf halka anne babalarda şimdi çocuğum eşcinsel diye geliniyor  ama bir terapi çocuğu konuştuk sonra anneyi alıyoruz sonra babayı alıyoruz sonra anne baba çocuğu alıyoruz ama sonra evlililik problemlerine iş gitmeye başlayınca  orada aileler genelde terapiyi bırakabiliyorlar ve bu konuya girmiyorlar buradan ne çıkartıyoruz aileler bu sorunla yüzleşme istemiyorlar .güçsüz bir aile yapısı olduğunu gösterir.
Helin Avşar: Yani... daha çok ya da demin de söylediğiniz gibi tacize uğramış çocuklar bu konularda başka...
Hüseyin Kaçın: Bir kitle yani atıyorum dörtte bir dörtte iki taciz tecavüz diğer kısımda aşırı sert baba  otoritesi ilgisiz alkolik bi baba olabilir  annenin aşırı korumacılığı olabilir veya mesela bizim tezimize göre eşinden duygusal beklentisinin karşılığını alamayan kadınlar genelde  veya kocası diyelim ki polis gece mesaiye kalıyor evde yok diyelim anne 3 yaşında çocuğuyla beraber yatıyor bence kız ya da erkek fark etmez hiçbir anne çocuğuyla yatmamalı
Helin Avşar: Evet
Hüseyin Kaçın: haaa, 3 yaşında yatıyor ama bu 7 de de devam ediyor 10 da da devam ediyor 15 yaşına girip annesiyle yatmaya devam edenler var . burada şöyle bir ayrım verebilirim. Ensest konusuna girersek baba-kız olayında ensest açığa çıkabiliyor
Helin Avşar: Tamam.
Hüseyin Kaçın:  Ha burada kız, benim lezbiyenlerden aldığım deneyime  göre toplumda eşcinsellik daha yaygın eşcinselliğe göre lezbiyenlik daha az lezbiyenlerin daha ağır bir travma yaşamaları gerekiyor genelde de ensest bir durum söz konusu baba tacizi çıkabiliyor işin içinden kız çocuğu bize göre orada savunmasız yani babaya (... anlamadım) sonra onu birine...
Helin Avşar: Daha az açığa çıkıyor değil mi çünkü kız tarafından ...
Hüseyin Kaçın: Hayır hayır... kız çocuğu, şimdi baba onu... ensest eğilimi varsa babanın kız çocuğu terapiye geldiğinde savunmasız  kalıyor
Hüseyin Kaçın: Tabii bunu sonra saklıyorsun, annen bilmiyor , kimse bilmiyor sadece baba kız arasında yaşanıyor. Efendim erkek çocuklarının anneyle yatmalarından  anne-oğul ensest vakalarının çıkmaması ya da daha az çıkmasının sebebi erkek çocukları anneyle cinsel birlikteliği kabul edemedikleri için bence. Yani erkek çocuğunun böyle bir fanteziyi içselleştirirse toplumda anne-oğul ilişkileri de çok yaygın olabilir ama erkek çocuğunun çocuk psikoloji açısından anneyle ilişkiyi duygusal bağıntıyla sadece yoğunlaşıyor. Anne-oğul birbirlerini çok seviyorlar veya diyelim ki atıyorum 30 yaşında  adam hala annesinin yanında kalıyor
Helin Avşar: Evet
Hüseyin Kaçın: O duygusal boyutu na erişiyor ama erotikleşmiyor. Ama kız çocuklarında diyelim ki baba karşısında kızlar savunmasız erkek çocukları yani yatmamalı yatsa bile erkek çocuğu bunu erotikleştirmiyor . anlatabiliyor muyum?
Helin Avşar: Anladım. Biraz karışık ( güldü)
Hüseyin Kaçın: Türk toplumunda kapalı bir toplum...
Helin Avşar: Evet ama bunlar biliniyor yani...
Hüseyin Kaçın: bilenler biliyor veya duymak isteyenler duyuyor.
Helin Avşar: eveeet, peki şu ana kadar duyduğunuz en en böyle çarpıcı hikaye neydi size gelen
Hüseyin Kaçın: Baba tacizi
Helin Avşar: Baba tacizi?
Hüseyin Kaçın: Erkeklerde de ağabeyi.
Helin Avşar: Böyle bir hikayeniz var mı yani,sizin de  inanamadığınız olabilir
Hüseyin Kaçın: Baba tacizi
Helin Avşar: İşte anlatırsanız işte babası taciz etmiş ondan sonra ...
Hüseyin Kaçın: Baba alkol alıyor alkol aldığında kız çocuğunu 5 yaşında 6 yaşında işte taciz ediyor. Yani ayrıntıya gerek var mı? (güldü)
Helin Avşar: Yani  var mı? (gülüyor)
Hüseyin Kaçın: Anne evde yokken evde yalnızken bu konuda filmler falan gündeme geldi
Helin Avşar: Bunları çok duyuyoruz yani evet..
Hüseyin Kaçın: Erkek çocuklarının da anne baba değil de abiler söz konusu veya akrabalar dayı
Helin Avşar: Amca?
Hüseyin Kaçın: Amca gibi yani erkek çocuklarının...
Helin Avşar: Peki niye böyle bi şey yapıyor dayı amca onu anlamıyorum ondaki psikolojik bozukluğu anlamaya çalışıyorum  yani...
Hüseyin Kaçın: O da aslında dışlanmış ee ne diyelim yani o da mağdur çocukken mağdur edilmiş ergenlik kişilik bozukluğu ya da bunalımı noktasına geliyor psikolojisi yada ergenlik döneminde işte bu dürtüleri  cinsel ilgileri erkek çocuğuna yöneliyor yani dikkat ederseniz toplumda  bir n.ç davası oluyor kız çocuğuna tecavüz söz konusu olduğunda yani tecavüzün kız erkek çocuğu olmaz burada yanlış anlaşılmasın  ama kız çocuğuna tecavüz edildiğinde bu duyulabiliyor kız çocukları bunu bir şekilde belli edebiliyor  her acıdan yakalanma ihtimali var bir de kız çocuğuna tecavüz edenleri toplumda şte gündem yaratıyor ama dikkat ederseniz erkek çocukları  söz konusu olduğunda  yani bütün medyada da duyulabiliyor ya da bu konunun üzerine gidilmiyor
Helin Avşar: Ben çok acayip bir hikaye okumuştum ee işte babası hem oğluna hem kızına tecavüz ediyor ondan sonra anne de bunu biliyor saklıyor ondan sonra kızından çocuğu oluyor ve o çocuğa tecavüz ediyor.
Hüseyin Kaçın: Evet oldu bunlar.
Helin Avşar: İnanamamıştım yani böyle bir hikaye...
Hüseyin Kaçın: En son Edirne uzunköprüde herhalde kızından çocuğu olmuş.
Helin Avşar: Tabii tabii
Hüseyin Kaçın: Baba 18 yıl almıştı herhalde.
Helin Avşar: Evet böyle hikayeleri duyuyoruz  sizin bu psiko terapide atıyorum bir kişi üzerinde %kaç  başarınız oluyor yani ...
Hüseyin Kaçın: Burada bir terapiyi denemesi gerekiyor kişinin kişinin bu konuda rahatsızlığı yoksa bir iyileşme arayışı yoksa zaten böyle bir şey söz konusu değil terapinin işe yaraması söz konusu değil ama kişi bu eğilimlerinden rahatsızlık duyuyorsa bir iyileşme arayışına giriyor ama bu konuda çok yeterli bilgi olmadığı için orada bir kendi içinde çatışma yaşıyor
Helin Avşar: Peki anneler babalar size neler soruyor  genelde. Size gelen anne babalar ?
Hüseyin Kaçın: Mesela bir tane örnek verebilirim 7 yaşından 10 yaşına kadar çocuğu dikkati dağınık diye psikiyatriste gidiliyor, dikkat ilaçları kullanıyor dikkat eğitimi alıyor ama 10 yaşında çocuk dayısının kendisine diyelim taciz tecavüz ettiğini sonra komşusuyla yoğun olarak cinsel birlikteliği yaşadıklarını söylüyor. Ondan sonra anne babalar ağabeyi bunu kaldıramıyor büyük şok yaşıyorlar bu gerçekle anne babalar genelde çok yüzleşmiyorlar yüzleşmek istemiyorlar en ağlamayan baba birden ağlayabiliyor  en ağlamayan anne ağlıyor ama anne babanın ağladığında terapi bitmiş gibi bir şey oluyor yani anne babanın güçlü olması lazım. Tabii ki bunu kimse kaldıramaz...
Helin Avşar: Ee peki ne öneriyorsunuz anne babaya mesela böyle bir  durumda ?
Hüseyin Kaçın: Öyle bi durum yaşanmış ama bu çocuklar yani taciz tecavüz mağduru bu çocuklar genelde taciz eden kişi  içe kapanık sessiz sakin çocukları seçiyor. Haa içe kapanıklık... kimse doğuştan içine kapanık doğmaz. Bir çocuğun hep yanlışlarını vurgulamak , hata yanlış öyle mi yapılır böyle mi yapılır aptal geri zekalı ... hep yanlış yanlış... öyle yap böyle yap talimat verirseniz çocuk içe kapanık olur utangaç olur  veya erkek toplumunda abla ya da abilerin yarısından fazlası utangaçtır neden? Abla ya da abileri olmak şeydir yarı anne-baba niteliğindedir diyelim.
Helin Avşar: Evet.
Hüseyin Kaçın: Bu utangaç çocuklar o tarzda yetişip. Özellikle bunu seçiyorlar zaten yani gözüne kestiriyor bir takip aşaması var sonra buraya geliyor utangaç olduğu içi hayır deme becerisi yok
Helin Avşar: Peki anne nasıl anlayacak oğlunda böyle eğilim var mı?
Hüseyin Kaçın: Mesela dün bir telefon geldi bir ilden, yenge aradı bizi orada yaygın olarak duymuşlar 7 yaşındaki çocukta mesela  1ay önce tokat yeme yok yoğun olarak tokat yemeye başlayabilir  dalıp dalıp gitmeler olabilir yani psikolojisinde değişiklik olması lazım. Atıyorum öğretmeni bu çocuğa ne oldu diye sorabilir yani öğretmenden ... yani tacizci tecavüzcü değil yani çocukta psikolojik değişimler var mı ona bakacaksınız . çocuk, benim depresyonum var sıkıntım var... ya böyle bir çocuk bunu zaten söyleyemez.
Helin Avşar: Sessizleşiyorlar.
Hüseyin Kaçın: Sessizleşiyorlar, dalıp dalıp gidiyorlar işte tırnak yeme olabilir. Yani davranışlarında değişiklik olacak
Helin Avşar: Peki, şimdi yavaş yavaş hikayelere geçelim . Şimdi biz burada 1,2,3,4,5 kişiyiz (kişileri sayıyor sesli)ama hiç biri kendi ismiyle konuşmayacak.


1.kişi: Bana Emir diyebilirsiniz.
Hüseyin Kaçın: Tamam
Helin Avşar: Sana da başka bir şey diyelim
Hüseyin Kaçın: Senden başlamayalım emir önce Aydın’dan başlayalım en yeni o.
Helin Avşar: Sen ne kadardır terapiye devam ediyorsun?
Aydın:  3-4üncü terapiyi yaptık hocamla 10 gün geçirmiyorum haftalık geliyorum ilk terapiden sonra da yani sonuç olarak hissettim ve devam ettim
Helin Avşar: Peki hikayeni anlatabilir misin bize paylaşabilir misin?
Hüseyin Kaçın: Başla...
Aydın: Küçükken şeydi sakin bir ailede büyüdüm herkes çok seviyordu bizi dokunuyordu ama iyi niyetlilerdi  babam çok sert bi adamdı. Eşrafta saygınlığı olan ama evde de her dediğini yaptıran annem çünkü öyle alıştırmış her dediğini yapıyor annem 70 yaşında hala da her dediğini yapıyor
Hüseyin Kaçın: Suyu vermeyeceksin ama  vermezsen... anlatsana
Helin Avşar: Onu da anlat
Hüseyin Kaçın: Su orada duruyor.
Aydın: Çayı doldurun demez ama dolmadığını görürse  kıyamet kopardık
Hüseyin Kaçın: Nasıl kopartır?
Aydın: Bağırıp çağırır
h.a: Peki ilk bu deneyimi ne zaman yaşadın?
Aydın: Ben  üniversiteyi kazanmıştım. İşte biz Anadolu’da küçük bir şehirde kalıyorduk . okumak  için buraya geliyorduk . sonra üniversiteyi kazandım biraz daha rahatladım. Çizilen taslak vardır saygın bir aile  orada herkes göz önündedir  7000-8000 nüfuslu bir ilçe... yazları oraya gittiğimiz zaman işte herkes tanıyor bizi zaten hiçbir şey yapamıyorsun göz önündesin ...
h.a: İstanbul’a geldikten sonra
Aydın: Evet İstanbul’a geldikten sonra bu duyguları... ilk başlarda olmadı tabii utanıyorsun yani moddan birden çıkamıyorsun hem burada da onu bekliyorsun sonra bir bakıyorsun Yalova kaymakamı İstanbul’da... kimse kimseyi tanımıyor. Zamanla ilk başta korkuyorsun
h.a: nereden böyle bir şeyi anladın nasıl bir his yani?
Aydın: yani küçüklükten vardı, ama bastırıyordum
h.a: vardı, mesela annenin kıyafetlerine mi  özeniyordum atıyorum veya oradan mı...
Aydın: yoo onun bir ilgisi yok ama sadece ilgim vardı niye çünkü babam çok korkutmuştu bizi böyle bir güçlü erkek olduğumu hissedemiyordum annem babamın, babam her dediğini yaptırıyor  annem baban çok güçlü bir adam ...
h.a: Hayır hayır ben okuyacağım
Aydın: gerçekten çok geniş bir çevre var
Helin Avşar: Olur mu canım hayır. Ben dinliyorum seni
Aydın: : Babam çok güçlü bir adam, babaannem babama her dediği yaptırabiliyor. Babaannem kadın olarak her şeyi yaptırabilir. Benimki daha çok kadınsal olmaktan ziyade kadınlara ilgi duymaktan ziyade güçlü olanlara ilgi duyuyorum, kadın erkek fark etmiyor ama bu tabii ki güçlü karakterin erkeklerde daha fazla gösterdiği için onun...
Helin Avşar: Erkekten hoşlanıyorsun
Aydın: rol önemli değil hiç  önemli değil
Helin Avşar: Hiç kız arkadaşın oldu mu?
Aydın:: Oldu oldu ama tabii ki çok heyecanlandırmadığını fark ettim rahatsız oldum. Üniversitede de oluyordu. Hani etkilenebiliyorsun kızlardan ama zamanla... ne zaman daha çok etkileniyorsun işte babamın çevresinde yaşayınca daha çok etkileniyordum belki de etkilendiriyordum kendimi. Ama üniversitede biraz daha rahatladım.
Helin Avşar:Tek mi geliyorsun terapiye, annenle babanla gelmiyorsun?
Aydın: tek
Helin Avşar: Haberleri yok



Aydın: Babama nasıl açıklayayım böyle bi şeyi... ataerkil bir aile... duyarsa çok yıkılır öyle çok şey bir adam değildir duygusaldır  ama...
Hüseyin Kaçın: Öldürür?
Aydın: Yok öldürmez
Helin Avşar: Peki senin adın ne olsun?
Hüseyin Kaçın: Cem olsun
Helin Avşar: Senin hikayeni dinleyelim Cem, pardon şunu soracaktım terapilerin işe yaradığını söyledin
Aydın: Ya aslında ben kadınlara karşı tamamen ilgisiz değilim, güçlü kadınlar hoşlanıyorum böyle heyecanlı güçlü yani ailemin de temkiniyle diyeyim baskısıyla değil de temkiniyle nişanlandırdılar beni. Erkek olarak kendimden bir şüphem yok ama ...
Helin Avşar:Beraber olabildin mi?
Aydın: Nişanlımla olmadı.
Helin Avşar:Hiç bir kadınla olmadı mı?
Aydın: Olmadı, ama güveniyorum kendime.
Helin Avşar:O anlamda bir kaygısı yok
Aydın: O anlamda bir kaygım yok evet, onu yapabilecek gücüm var evet. Ama bu nişan olayı baskı olmadı aslında ama ben de kendimde şey yaptım doğru bir insan aile yaşantısı olarak ailemi de beni  kaldırabilecek biriydi. Ama o insanın ne olduğunu gördüğünü anlamadım.
Helin Avşar:Yani sen öyle görmek istedin, öyle miydi?
Aydın: yok öyle değil. Hocam da terapilerde biliyor çok uğraştım çok uğraştım bu yönümü tamamen sildim hayatımdan çok uğraştım ama o insan çok zor mutlu oluyordu zaten burada bir kişilik bunalımı var orada da seni cezbeden bir kadın olmayınca öteki tarafı daha çok tetikliyor bu sefer
Helin Avşar: Hımm, anladım
Hüseyin Kaçın: Kadın-erkek ilişkisinde problem çıkınca eşcinsel duyular artıyor
Aydın: Artıyor hani eğer tabii ki ben ona karşı asla şey yapmadım çok ilgilendim
Helin Avşar:Ama yine de olmazdı diyorsun
Hüseyin Kaçın:Duygusal  anlamda mı ilgilendin?
Aydın: Duygusal anlamda ilgilendim hiç problem yaratmadım
Hüseyin Kaçın: Çatışmadın.
Aydın: Bir kadın neyde mutlu olacaksa az çok biliyorum
Helin Avşar: Mesela küçükken atıyorum hani  küçükken oldu dedin ya kadına erkeğe nasıl... yanii... nereden hissettin?
Hüseyin Kaçın: Yani ilk nerede ilgini çekti , ilgini çeken ilk erkek kimdi? Hayranlık mıydı? Duygusallık mıydı?
Aydın: yani o küçükken vardı  ben böyle yakınımdaki insanlara o gözle bakmadım. Tanımadığım bir olacak o duyguyu yaşamak için. Tanımadıklarımda yaşadım ben hep
Hüseyin Kaçın: ama tanıdıklarından aşırı ilgi görüyorsun babandan dolayı
Aydın:  babamdan çok aşırı ilgi görüyorum hala mesela çalıştığım kurumda çok kalabalık  eğitmenlik falan yapıyorum onlara karşı hiçbir ilgim yok aklıma geldiği zaman fantezi hemen midem bulanıyor
Hüseyin Kaçın: Tanıdıklarına...
Aydın: nefis işte. Ama şey yok şu kişiden en çok etkilendiğim diyebileceğim kimse yok, tanımadıklarımdan etkileniyorum
Helin Avşar: Bir erkekle birliktelik yaşadın o zaman
Aydın: evet üniversitede yaşadım o zamana kadar hep bastırıyordum
Helin Avşar: Ne hissettin? Yani ben hakikaten erkeklerden hoşlanıyormuşum ...
h.k: ilk ilişkiler...
Aydın: ilk ilişkiler tabii yaşamadığın bir şeyi yaşıyorsun heycanlanıyorsun daha sonra kendinden tiksiniyorsun bunlar yaşadıktan sonra
Hüseyin Kaçın: İlişkiden sonra bir pişmanlık duygusu ortaya çıkıyor.
Helin Avşar: Bazılarında oluyor bazılarında olmuyor.
Aydın: Aşırı derecede oldu bende. Mesela okulu bitirip daha yapmadım ki iki rolde de oldum kadın erkek rolünde de oldum. Erkek rolünde aşırı tiksinti oldu daha sonraları zaten...
Helin Avşar: Hiç annen baban akrabaların bir şey hissetti mi? Sana sordular mı yani hareketlerinde birazcık böyle değişimler olunca?
Aydın: düşünmüş olabilirler . bilmiyorum ki sormadım.
Hüseyin Kaçın: Öyle bi algı yok ki
Aydın: Öyle bir algı yok, sormadım
Helin Avşar:Bilmiyorlar belki de
Aydın: Biliyorlarsa da belki de son zamanlarda...
Helin Avşar: Peki Cem biz senin hikayeni dinleyelim, kendinde nasıl hissettin bu aşamaları ...
Cem: Buraya gelmeden önce Hüseyin hocamla görüştük, sizinle burada görüşeceğimizi söyleyince  bir şeyler yaz hazırlıklı gel dedi ama nereye koydum?
3.kişi: Ben yazmaya fırsat bulamadım.
Helin Avşar: Olsun.
Hüseyin Kaçın:  Yazmak şart değildi, mail de atarsınız.
3.kişi: sonradan yazsak olabilir mi?
Helin Avşar:şimdi anlatsanız daha iyi olur
Cem: Şimdi annem ve babamdan bahsedeyim ben öncelikle. Annem çok korumacıydı, babam da vurdumduymazdı  ben küçükken sürekli bronşit olurdum beni hastaneye götürmezdi ancak bu çocuk ölürse ben hastaneye götürürüm derdi o kadar vurdumduymazdı. Saatlerce bir yerde oturur sigarasını tüttürür soru sorduğumda cevap vermez böyle sessiz sakin bir adamdı benim için yok gibi bir şeydi e ben de doğal olarak ablalarımdan annem ve bir tane de ağabeyim vardı ama pek fazla göremezdim kendi arkadaşlarıyla dolaşırdı. Annem ve ablalarımla büyüdüm. Onun haricinde annem sürekli beni eve kapatırdı, işte dışarıya çıkmasın, düşmesin hassa diye işte üşütmesin diğer çocuklardan ahlakı bozulmasın diye sokak kötü sen evde kal beni böyle biraz...
Helin Avşar: seni kırık büyütmüş istemeden de olsa
Cem: Evet biraz, dışarı çıkma sen serseri olma ...
Helin Avşar: İyi çocuk ol
h.k: Uslu çocuk ol, küfür etme, kavga etme
Helin Avşar: Peki senin ilk deneyimin kimle oldu
cem: benim ilk deneyimim 8 ya da 9 yaşındaydım, köyde kuzenimle oyun oynarken bir ara yapalım dedik.
Hüseyin Kaçın:  Yaşıt mısınız?
Cem: yaşıtız.  Ben nasıl yapıldığını bilmiyorum dedim doğal olarak ve bundan da utandım bilmemek ayıpmış gibi
h.k: parantez açayım bu da çok yaygın, çocukken oyun oynarken yaşıtlarla kendi arasında hadi bunu deneyelim
Helin Avşar: Evet
Hüseyin Kaçın: İşte vs. vs.o da yaygın
Cem: Kuzenim ben sana öğretirim daha önce bir kızla birlikte olmuş
Helin Avşar: 8-9 yaşında?
Cem: neyse işte ilk o zaman oldu, oyun gibi görüyorsun o zaman bir de hoşuma da gitti hani oyundu ondan sonra bir kaç kez daha oldu ama ondan sonra da sık sık görüşemez olduk görüşemez olunca da artık iç bir şey yaşanmamış gibi devam ettikçe göz göze bakamaz olduk.

Helin Avşar: büyüyünce de...
Cem: İşte ergenlik döneminde de bastırıyordum ben, dedim ki dünyada benim gibileri yok bu çocuklukta yaşanır böyle kalır yetişkinler böyle şeyleri akıllarına getirmezler veya söylemezler içlerinde bastırırlar öyle devam eder diye düşündüm. İşte internet falan yok o dönemlerde . İnternet bir sayfa geliyor bana reklam sayfası  şans eseri bir bakıyorum yetişkin adamlar birbirleriyle ilişkiye giriyorlar . aaa dedim o zaman benim gibiler vardır. Yani böyle bir site var. Ondan sonra araştırdım ediyorum. msn’den chatten buluyorum, cep telefonlarını veriyorlar ama kimseyi aramaya cesaretim yok
Helin Avşar: İlişki kurmak için mi arıyordun?
Cem: Yani. Kimseyi aramaya cesaretim yok. Neyse o dönemlerde üniversiteyi kazanıyorum, üniversiteyi de annemden uzak bir yere ...
Hüseyin Kaçın: Özel bir seçim mi annenden uzak kalmak?
Cem: babama kalsa, şimdi ili vermiyim de bizim komşu ili tercih et.
Hüseyin Kaçın: komşu ili büyük bir il ( gülüyor)
Cem: yani büyük bi şehir , haftasonları gidip gelirsin... babam ben üniversiteyi kazanınca niye orayı seçmedin diye tepkiliydi.  Annem de hayırlı olsun dedi. Ben seviniyorum oh ne güzel artık üniversite gençliğiyim ben istediğimi yapabilirim. Tabii o dönemlerde yine chat’e takılıyorum yine birileriyle görüşüyorum ama yine cesaretlenemiyorum. Sadece kafede orada burada yüz yüze görüşüyorum ama korkuyorum cesaret edemiyorum ya hoşuma gitmezse  ya canım acırsa ya pişman olursam
h.k: kendini pasif olarak algılıyorsun
cem: kendimi pasif olarak görüyorum, işte ya hoşuma gitmezse canım acırsa... bu erkekliğe yakışmaz zıt bişey yani içsel bir çatışma yaşıyorsun ama her şeye rağmen de başka bi çareniz yok karşı cinse cinsel ilginiz yok ya geliyor arada bir  geldiği gibi gidiyor
Hüseyin Kaçın: Neden ama kadın karşısında başarılı olamayacağım. Kadını tatmin edemem kadın beni beğenmezse...
cem: öz güven...
Hüseyin Kaçın:  Kız beni reddederse
Cem: Bir beceriksizlik hissi yetersizlik hissi ondan sonra yine cesaretimi topladım dedim ki başka çarem yok kendimi başka türlü mutlu hissedemem bir şekilde ben bu ilişkilere girmeliydim girdim gördüm ki o kadar da ahım şahım bir şey değilmiş.
Helin Avşar: Hemen geri dönüş yaptın. ( gülüyor)
Cem: İşte bu benim aradığım bir şey değil bunalımlara giriyorum kızla erkek yan yana görünce depresyonlara giriyorum benim niye sevgilim yok  ben iye bir erkeğin elini tutup da dolaşamıyorum veya tam tersi benim elimi tutan bir kız niye yok. Böyle bir çatışma içsel... ondan sonra psikologlar arıyorum düzelmek istiyorum normale dönmek istiyorum ailem bunu kabul etmez
Helin Avşar: Hep aile korkusu mu?
Cem: Yani günün birinde olur da ki beni evlendirmeye kalkarlarsa  ben karıma ne diyeceğim.
Hüseyin Kaçın: 30 yaşından sonra aile bastırıyor.
Cem: Arayışa giriyorum onunla görüşüyorum o hocalarla bu hocalarla işte akademisyenlerle görüşüyorum.
Hüseyin Kaçın: Ne okuyorsun?
Cem: Psikoloji okuyorum.
Helin Avşar: aaa...
cem: kendi bölüm hocalarımla konuşuyorum onlar bana absürd şeyler söylüyor  başka hocaların gruplarına yönlendiriyor ...
Hüseyin Kaçın: Absürd şeyler ne?
Cem: Mastürbasyon yap kızları düşün diyorlar
Hüseyin Kaçın: klasik... bu işte deneyimi olmayan birine gittiğinizde kadın erkek porno filmi izle, gay izleme bir de mastürbasyon yaparken  erkeği değil kadını  hayal et.
Helin Avşar: İşe yaradı mı?
Cem: Hiç işe yaramadı,
(herkes gülüyor)
Cem: İlk başta hoşuna gitmeyecek zorlanacaksın güçlük çekeceksin bunu yaparken ama sana ödev veriyorum yapmaya çalış bir müddet sonra alışacaksın sen de dedi. Alışamadım. Düşünce gelse zaten kafaya sorun yok
Helin Avşar: Peki bir şey söyleyeceğim sonradan pişman oldun ve terapiye geliyorsun bunu ne zaman hissettin?
Hüseyin Kaçın: O pasiften aktife geçişi de anlatsın sonra aktifleşme sürecin var, terapilerden sonra aktifleşme sürecin var onu da anlat.

Cem: Şimdi Hüseyin Hocayla bir tanıştık ondan sonra sosyal ortamda meslektaş olduğumuz için sonra sorunumu çözse çözse Hüseyin hoca çözer dedim. Bir şekilde bir gece sohbet ederken derdimi açtım ve o bana bir şey açtı bir farkındalık sağladı. Herkesin duygularını bastırdığını söyledi.
İlkokul hocam çok zalim bir hocaydı
Helin Avşar: Öyle mi?
Hüseyin Kaçın: Bayandı. Evli mi?
Cem: Evli hala da evli. Biz mezun olduğumuzda 40 yaşındaydı ama evli değildi.
Helin Avşar: Evde kalmış...
Cem: erkeklerden nefret ediyor, yeriyor, sövüyordu, utandırıyor.
Hüseyin Kaçın: ne diyordu mesela?
Cem: işte sen nasıl yapamazsın bunu, gerizekalısın... işte arkadaşlarımı sürekli dövüyor...
Helin Avşar: Bence acaba o mu böyle bir eğilime
Hüseyin Kaçın: Evlenmemiş olsaydı size kalırdı, en azından erkeklerden nefret ettiğini...
Cem: Hüseyin hocam bunu keşfetmemi sağladı, en etken faktör buymuş tabii diğerleri de etken ama...
Helin Avşar: Peki bu yöntemde hipnoz terapisi falan yapıyor musun?
Hüseyin Kaçın: Hayır.
Helin Avşar: Sadece konuşma terapisi  değil mi?
Hüseyin Kaçın: Hipnoz olayına şöyle  bir parantez, hipnoz kökeni telkin transfer olarak bir transa giren kişi 3 yaşında götürürsün, 3 yaşında yaşar uyandığında hiç bir şeyi hatırlamaz haa hipnoz diyelim transa soktuğunuz kişiye telkin verirsiniz  dersiniz ki uyandıktan sonra işte git yanağına vur ne bileyim bir daha şunu yapmayacaksın bunu yapmayacaksın diyeceksin. 
Helin Avşar: Öğretmenin olduğu ortaya çıktı.
Cem: Evet. Daha sonra o geceden sonra artık o hislerimin  kaybolduğunu hissettim ... aktif olarak devam ediyorum cinsel ilişkilerimde. Ve buna da şaşırıyorum bütün herkes bana olmaz, değişemezsin... 
Hüseyin Kaçın: Bir de pasif demek kadınsı demek, 
Helin Avşar: Biliyorum ne olduğunu.
Hüseyin Kaçın: Pasif birinin asla iyileşemeyeceği asla aktif olamayacağı yaygın bi kanaattir. 
Helin Avşar: Şimdi kadınlarla birlikte oluyor musun?
Hüseyin Kaçın: Önce aktifi bitirelim...
Cem: Yoo devam ediyorum yine, bu sefer kadın rolü değilde erkek rolü üstlendim 
Helin Avşar: Aktif pasif ne olduğunu biliyoruz biz canım (gülüyor)
Cem: o şekilde de devam ediyor mutluyum yine de ama,erkekliğimi  kazanmışım gücüm yerine gelmiş. Çok sık olmasa da ayda bir görüşüyorduk. Gittikçe gittikçe daha da aradığımın erkeklerde olmadığını fark ettim gerçekte istediğim erkek değil erkek bulmak çok kolay. İşte mücadele etme isteğim var kadın olarak kadın vücudunu istiyorum , erkek vücudu artık ilgimi çekemiyor.erkeğe yüklediğim anlam değişti. Eskiden hayranlık istediğim kişiye...
Helin Avşar: Kim mesela kimleri beğenirsin?
Cem: Vücut olarak yakışıklı işte sempatik bir yüzü olan 
Helin Avşar: Yok mu kişi? Kıvanç Tatlıtuğ, kenan imirzalıoğlu... daha çok ne tipler beğeniliyor yani?
Cem: Herkesin tarzı farklı..
Helin Avşar: Tarkan? (gülüyor) kim?
Hüseyin Kaçın: Kimse bir şey söylemek istemiyor ( gülüyorlar)
Helin Avşar: En popüler böyle beğenilen?
3.kişi:Zaten o popüler eğilimi olan insanlar 
Helin Avşar: Mesela hiç tanımıyorsunuz ama tip olarak bu hani...
Hüseyin Kaçın: Karşıdaki eşcinsel olmayabilir , senin ilgini çekebilir.
Helin Avşar:Tip olarak yani?
3.kişi: Aslında hepimizin beğendiği  farklı insanlar olabilir 
Helin Avşar: Yani duyuyorsunuz sağdan soldan en çok...
3.kişi: İsim mi verelim?


27 Mart 2011 Pazar akşamı TV5 Ana Haber Bültenindeki söyleşide 
"eşcinsellik hakkında"
gündemdeki eşcinsel parti adaylarının varlığını konu alarak konuşma yaptı.

http://www.youtube.com/watch?v=u1iMl9dDm-o&feature=related  tıklayınız


http://www.youtube.com/watch?v=tYzUWd-BFag&feature=related tıklayınız


26/12/2011 tarihli Radikal Gazetesinde sitemiz ve eşcinsel terapiler hakkında
yayınlanan makaleye ulaşmak için tıklayınız

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1073587&Yazar=PINAR_OGUNC&Date=26.12.2011&CategoryID=97#

Eşcinsel  kimliğin oluşumu,kişinin kendisi ile ilgili olarak ödipal dönemde yaptığı bir tanımdır.Bu tanıma göre çocuk gelecekte dürtülerini kendi cinsi ile yaşamaya karar vermiştir.Dürtüleri kendi cinsine yöneldiği için onlara aşık olmakta ve cinsel sevgi kendi cinsiyetinden kişiler ile yaşanmaktadır.Biseksüellik ise, zevk alabiliyorsa,cinsiyet ayırmadan cinsellik yaşamaya çalışan bir tutumdur.Karakterin daha bebeksi oluştuğunu,kişinin cinsel nesneleri meme gibi bir haz nesnesi olarak algıladığını,kimliğin gevşek bir biçimde bölgede yoğun olarak kaldığını gösterir.

Erkek eşcinselliği ödipal çatışmanın çözüm yollarından birisidir.Erkek çocuk annesinin oluşturduğu çekimden dürtüleri babasına veya sorun babanın eksikliğinden kaynaklanıyorsa,kendi cinsine yönelterek kurtulmayı seçer. Ödipal ortamda çocuk için annesinin çekimini baş edilemez yapan sebepler şunlar olabilir:

Anne çocuğa fazla düşkündür ve onun dış dünyaya yönelmenin engelleme eğilimleri yüksektir.Çocuk dürtülerini anneden çekemeyeceğini hissettikçe babasından korkusu artar ve son çare olarak dürtülerini erkeklere yönlendirir.Dürtüsel sevgi nesnesi olarak kendi cinsini seçmeye karar verir.Böylece dürtülerini annesinden çekebilmiş olur.

Anne aile sisteminde çok güçlüdür,sistemi o yönetmektedir.Çocuk omnipotansı anneden çekip babaya aktarmamaktandır .Babaya şefkat duyguları fazladır,baba ile arzulanan yakınlık ancak dürtüsel yatırım ile mümkün olmaktadır.Annenin omnipotan olması,çocuğun onu ilahlaştırmasına ve aralarında kategorik bir fark oluşturmasına  yol açmaktadır.Bu durumda çocuğun dürtülerini annesinden tutması onun kendisine tahakküm etmesini kabullenmesine de yol açacaktır;o zaman çocuk “mazoşist”bir çözüme yöneltecektir,sapkın bir yapı geliştirecektir.Diğer bir çözüm ise eşcinsel bir seçim yapmak ve şefkatle sevilen babayı dürtü nesnesi yapmaktır.Böylece çocuk sapkın olmaktansa eşcinsel ve sevebilen olmayı becermiş olur. Eşcinsel kişilik yapılanması itibarı ile bir sevgi ilişkisini,mazoşist ise bir tahakküm ilişkisini işaret eder. Eşcinsellik daha gelişkin bir kişilik örgütlenmesidir.Baba ortamda yoktur.Babanın fizik olarak ortamda bulunmaması,çocuğun annesini ve kendisini tanımlayabilmesi zorlaştırır.Anne ile baba ayrılmış olabilirler ve çocuk babayı görmüyor olabilir,baba çok fazla seyahatlere gidiyor olabilir.”Çocuk annesinin en yakını mıdır (eşi midir ) çocuğu mudur?”anne bu tanımı kendisi net olarak yapamıyorsa,bu tanımı doğru yapabilmek için çocuğun babaya ihtiyacı fazla olur.Çocuk,kendisinin “annesinin kocası mı yoksa onun oğlu mu ?”olduğu sorusuna,dürtülerini uzaktaki babaya veya erkek cinsine yönlendirerek cevap bulmaya kayar.Annenin kendi cinsini seven oğlu olur.Böylece annenin çekiminden kurtulabilmek için çocuk eşcinsel olmaya karar verir.

Baba çok korkulan bir imgedir.Babanın öfkesinden duyulan korku,çocuğun annesine yönelebilecek dürtülerini bir an önce babasına yönlendirerek tehlikeden kurtulma arayışına sokar.Dürtülerin babaya kaymış olması garantili bir çözüm oluşturur.Böylece çocuk babası  ile rakip olacağına,onu sevgili olmaya karar vermiş olur ve onun dürtüsel sevgi nesnesi olarak onun gücünden de yararlanmış olur.Ayrıca çoğu zaman babadan çok korkulan bir ortamda,anne çok ezilmiş yenilmiş ve arka plana çekilmiş olabilir.Annenin yaşadığı ortamda çok değersizleştirilmiş olması çocuk annenin çekiciliğinin azalmasına da yol açabilir.

Bu durumdan birisi veya bir kaçı bir arada bulunduğunda,erkek çocuk pipisinin kesilmesi veya aile dışına  atılmak,sapkın olmak yerine sevgi nesnesini değiştirerek durumuna çözüm bulmuş olur.Bu çözüm karşı cins yerine kendi cinsini cinsel sevgi nesnesi yapmak olur.Elbette üç-beş yaş arası bir çocuk eşcinsel olmanın gelecekte onun hayatını nasıl etkileyebileceğini bilemez.Buna anne babasının nasıl bir tepki verebileceğini düşünemez.Ona göre dürtülerini annesi yerine babasına kaydırıyordur,babası da sevilmeyecek birisi değildir.Annenin sevilecek memeleri varsa,babanın da meme yerine geçecek pipisi vardır.Gerçekten eşcinsel erkeklerde penise duyulan büyük ilgi dikkat çekicidir.Neredeyse,”anne memesi”ile “babanın penisi”arasında bir seçim yapılmış ve erkek çocuk “babanın penisi”ni tercih etmiştir.

Kız çocukların eşcinsel seçimi erkeklerinki kadar sık değildir.Kadın eşcinselliğine daha seyrek rastlanır.Kadın eşcinselliğinde babanın kız çocuk için yeterince çekim oluşturamadığına ve kız çocuğunun dürtülerinin babaya yönelemediğini,annede kaldığını görürüz.Aslında çocuk annenin sisteminde kalmıştır.Bunun sebebi babanın fiziksel veya psikoloji yokluğu olabileceği gibi,annenin çocukla fazla bütünleşmesi de olabilir.Kız çocuğu kendisinin pipisiz olduğunu keşfettiğinde,babası ile veya pipisi olanlara tamamlanma ihtiyacı yüksektir.Genellikle erkekleri yücelten,kendi cinsini ve kendini beğenmeyen,eksik bulan bir eğilimi vardır.Annenin aile ortamına katkıları ve babanın silikliği  bu eğilimleri dengelediğinde, kadın eşcinselliği için zemin oluşur.Kız çocuğun annesini ile dokuz ay içerisinde,bütünleşme dönemini bitirmeden veya omnipotansını annesine aktardığı sırada kaybetmesi de gelecekte kadınların sevgi ve dürtü nesnesi yapma arzusu oluşturulabilir.Bu durumda deneyimlenmiş ve öğrenilmiş tek ilişki bütünleşme ilişkisidir ve o da kendi cinsi ile yaşanmıştır.Birbirine  benziyor olmak bütünleşmeyi kolaylaştırır.

  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder