15 Eylül 2012 Cumartesi

NARSİST KADININ İLİŞKİYLE İLİŞKİSİ


Narsist kadının ilişkiyle ilişkisi

Narsist kadın için sevgilisine ne kadar yakın, ne kadar uzak olacağına karar vermek iki arzulanmayan, korkulan durum arasında seçim yapmak demektir. Yakın olmayı seçtiğinde silineceğinden, yok olacağından endişe eder, uzak olmayı seçtiğindeyse yalnızlık ve depresyondan korkar. Bu ilişki kalıbı hayatı boyunca peşini bırakmaz. Ya yakınlaştığı erkeği terk etmenin yolunu bulacak ve bu kalıbı bir sonraki erkekte de tekrar edecek ya da aynı erkekle durmaksızın yakınlaşıp uzaklaştığı, çatışmalarla ve kavgalarla dolu bir ilişkiyi kaçıp kurtulma arzusunun eşlik ettiği panik, kaygı, özlem gibi duygularla yaşayıp duracaktır. Ne karar alırsa alsın mutsuz olur.

* * *
 Narsist kadın ne kadar kendinden emin, bağımsız, ayakları üzerinde duran bir resim veriyorsa, ilişkilerinde de bir o kadar bağımlı olmaya meyilli, çocuksu ve kararsızdır. Sevgili de kısa süre sonra şaşkınlığa düşer; kendinden emin bir kadınla tanışmış ve ilişkiye başlamıştır. Ama aşırı uyumlu olmaya çaba gösteren, yalnız kalmak ve kendi başına bir şey yapmak istemeyen bir kadınla yaşamak zorundadır. Uyum çabası öyle bir bağımlılık düzeyine gelir ki, sevgili bir SMS’e yanıt vermediğinde ya da eve biraz geç geldiğinde korkuya kapılır, ne yapacağını bilemez. Erkeğin biraz nefes alabilmek için uzaklaşması halinde terk edileceği endişesine kapılır. En ufak eleştiride kendini sorgulamaya kalkar ve sonunda kendinde tek bir iyi özellik olmadığına inanır hale gelir. Bedensel olarak hoşa gitmeye çalışır, ama kendinden çok seyrek olarak memnun kalır.

* * *

Bu dış dünyaya gösteri gibidir aslında. İlişkinin başlangıcındaki yakınlık duygusu o kadar hoşuna gider ki, bağımsızlık maskesini sıyırıverir kısa sürede. Artık erkeği yalnız kendisi için istemektedir, paylaşmaya katlanamaz. Sevgiliden kendisinin ne kadar mükemmel bir kadın olduğunu, kendisini ne kadar çok sevdiğini duymak ister durmadan. Kişiliğinin sürekli onaylanmasına ihtiyacı vardır.
Bir süre sonra rüya biter, ama narsist kadın rüyasından vazgeçmek yerine ilişkisinden vazgeçer. Bütün bu korkulara, kaygılara dayanamaz ve sevgiliden uzaklaşır, hatta ayrılır. Bir sonraki erkekte aradıklarını bulabilme umuduyla. Bu ayrılık nedeniyle çok acı da çekse, kendini rahatlamış da hisseder. Tekrar yalnız olabilecek, kendi arzularının peşinden koşabilecek ve durmadan uyum sağlamaya çalışmak zorunda kalmayacaktır. Bağımsızlık duygusu günlük hayatla ve ilişkide yaşadığı kaybolup gitme duygusuyla başa çıkabilmesine de olanak verir. Ayrılık, iletişimin tamamen sona ermesi demektir onun için. Erkek arzularını, ihtiyaçlarını doyurmak için yeterli değildir. Onunla hiçbir işi yoktur artık. Oysa eski sevgiliye içsel olarak bağlı kalmaya devam eder, ilişkilerinin ilk zamanlarındaki o simbiyotik ve dolayısıyla mükemmel anlarına özlem duyar. Bu eski sevgiliyi idealleştirme çabası, arkada bıraktığı ilişkiye veda etmesinin, yeni bir yaşantıya sağlıklı bir geçiş gerçekleştirmesinin önündeki en önemli engeldir.

* * *

Narsist kadın bu simbiyotik arzuların çocuksuluğunun farkındadır. Bununla başa çıkmaya çalışır, ama başaramaz. Bu arzular her ilişkide ortaya çıkar, ama doyurulmazlar da, çünkü ifade edilmez, aksine bastırılmaya çalışılır. Hasbelkader sevgili bu arzulara olumlu yanıt vermeye kalksa, bu sefer de bu aşırı yakınlık boğucu ve can sıkıcı gelmeye başlar narsist kadına. Çok seven ve her şeye rağmen ilişkiyi devam ettiren sevgili dayanılmazdır. Bunun arkasında yatan narsist kadının yakınlık ve mahremiyeten duyduğu korkudur. Depresyon kapıdadır.

Özlediği güveni ve emniyeti kendisine sunacak doğru erkeği ve aynı zamanda kaçmasına olanak verecek arka kapıların olduğu bir ilişkiyi bulacağı umudunu çaresizce canlı tutar. Birçok narsist kadının kendisinden yaşça büyük ve evli erkeklerle ilişkiye girmesi ve buna yıllarca katlanması da, kaçmak için arka kapıların olduğu ilişkilerin, yalnızca onların gençlikleri üzerinden kendi değersizlik şemalarıyla başa çıkmaya çalışan o erkeklerle mümkün olmasındandır.

SORU & CEVAP

Soru: İlişkimizin bittiğini gördüğüm halde bittiğini kendime itiraf etmek içimde dehşet duygusunun uyanmasına neden oluyor. İlişkimi kendime zarar vermeden bitirebilmek için ne yapmalıyım?
Cevap: Güvenli bir bağlanma yaşamak, sevilmek, onaylanmak en temel ruhsal gereksinimlerimizdendir. Bunu da ilk olarak, doğduktan hemen sonra annemizle yaşantılarız. Hayatımız boyunca aynı huzur veren duygunun peşinde koşar, bu duyguyu bize tekrar yaşatacak erkeği/kadını ararız. Anne dışında aynı güven duygusunu koşulsuz bir şekilde bize sunacak kimse olmadığından da durmadan hayal kırıklığına uğrarız. Ama bu hayal kırıklığını kendimize itiraf edebilmek imkansıza yakındır. Çünkü uyandırdığı dehşet küçük bir çocuğun annesini kaybetmesi gibidir. İlişkinin bittiğini kabul etmek yerine bu dehşet duygusuna katlanmayı secer birçoğumuz. Bu da en insan yanımızdır bir yandan. Ama yeni bir sayfa açabilmek, yeni bir aşkın kapımızı çalabilmesi, kaçınmaktan vazgeçip başımızı kaldırmamızla mümkündür ancak.

Narsistin Bağlanma Korkusu

Aşk ilişkilerinde reddedilmek herkes için mutsuzluk kaynağıdır, ama bir narsist için yıkıcı bir karakter taşır. Düşük kendilik değeri nedeniyle büyük bir hayal kırıklığı anlamına gelir. Bir narsist yeteri kadar onay ve övgü aldığı müddetçe, her şey yolundadır. Ama ilişkisinde, işinde bir şeyler yolunda gitmeye görsün, narsistin ayakları altındaki toprak kayıverir.

Ortalama olmak narsist için dayanılmazdır. Ne kendisi, ne de sevgilisi ortalama, normal bir insan olamaz. Ağır narsist, ilişkiye girmekten kaçınır, çünkü hiç kimse onun beklentilerini karşılamaya muktedir değildir. Ya da çok kısa bir süre sonra, önce idealize ettiği sevgilisi onu hayal kırıklığına uğrattığı için ilişkisine son verir. Narsistin kendini algılaması iki aşırı uç arasında gidip geldiği için sevgili de aynı kaderin kurbanı olur. Bir an onun hayatına girmiş en müthiş insan olduğunu düşünür, kısa bir süre sonra da nasıl böyle bir insanla birlikte olabildiğiyle ilgili lanetler savurur kendine. Bütün gücüyle kendi idealine göre şekillendirmeye çalışır sevgiliyi. Çünkü sevgilinin zayıf ya da eksik yönleri onun başkalarının gözündeki algısını da zedeler. Kendi ekisiklikleriyle nasıl savaşıyorsa, sevgilisininkilerle de aynı hırsla mücadele eder.

* * *

Sevgili, narsist kendiliğin bir uzantısıdır. Yani sevgili narsistin parlaklığını artırmalı, onun değerini tehlikeye atacak hiçbir şey yapmamalıdır. Bu nedenle de narsist için iki tür eş seçimi gündeme gelir: Sevgili çekici ve prezentabl olmalıdır. Üstelik yalnızca dış görünüş olarak değil, eğitim ve mesleki kariyer olarak da. Ya da sevgili o kadar silik ve sönük olmalıdır ki, narsist onun yanında bulvar gazetelerindeki yıldızlar gibi parlasın.

Narsistik eğilimler her zaman bu kadar güçlü olmayabilir. İçinde bulunduğumuz narsist çağda az ya da çok hepimiz yüksek beklentiler içinde olabiliyoruz. Üstelik kim yanında prezentabl ve başarılı biri olursa kendini iyi hissetmez? Kim kariyer basamaklarını hızla tırmanmaktan dolayı kendiyle gurur duymaz? Kim kendini zaman zaman yetersiz hissetmez? Her birimiz son tahlilde kendimizin ve sevgilimizin imajıyla bir ölçüye kadar ilgiliyiz. Sorun narsistin zamanını sürekli olarak, gerçekte nasıl olduğu ve nasıl olmak istediğiyle değil de, dışarıdan nasıl göründüğü ve algılandığıyla geçiriyor olmasıdır.

Narsist için ‘özgür ve bağımlı olmadan’ yaşamak bu nedenle önemli bir alternatif olarak gündeme gelir. Sevgilisi özel değilse, en iyisi yalnız olmaktır. Çok uygun sevgili adayları bile ‘tolere edilemeyecek eksiklik ve zayıflıkları’ nedeniyle elenirler. Sevgili adayının ya yeterli üniversite eğitimi yoktur ya da kariyerinde yeteri kadar yükselmemiştir. Ya yeteri kadar parası yoktur ya da zevk ve beğenileri narsistin beklentilerine uymamaktadır. Başkalarının onun hakkındaki eleştirel görüşleri bile ondan uzaklaşmasına, soğumasına yeter.

Bu nedenlerden dolayı narsist, ilişkilerinde arka kapıyı hep aralık tutar. Eninde sonunda kimse mükemmel değildir çünkü. Ve her zaman başka bir yerde mükemmeli bulma olasılığı vardır. Özellikle sevgili kendini ilişkiye verdikten ve bağlandıktan sonra, narsist kendine sevgilide neyin hoşuna gitmediğini, neyin yanlış olduğunu sormaya başlar. Ama sevgili biraz kararsızsa, bu kez narsist, tutkulu bir avcı gibi onun peşinden koşar. Elde etmeli ve kendini kanıtlamalıdır. Elde ettikten sonra, avını gerçekten isteyip istemediğini sorar kendine. Av elde edilene kadar heyecan vericidir, elde edildikten sonra can sıkıntısı kaynağı.

* * *
Şunu da unutmamak gerekir ki, narsistler çoğunlukla hem meslek hem de özel hayatlarında oldukça başarılıdırlar. ‘Loser’ değildirler ama eleştiriye çok duyarlıdırlar. Hoşsohbet, etkileyici ve sevimlidirler. Çevrelerinde en çok aranan, hoşlanılan kişilerdir. Günümüzde narsistik özellikler çok yaygınlaşmış olduğundan, ilişki ve sevgililerden artan beklentiler normal karşılandığından dolayı, narsist için ilişkilerde yaşadığı sorunları kendisiyle ilişkilendirmesi oldukça zordur. Bu nedenle de ömür boyu ilişkilerde acı çekip dururlar.

SORU & CEVAP

Soru: Benimle mutlu olduğunu söylediği halde durmaksızın söylenen ve benden şikayet eden bir sevgilim var. Ne olduğunu anlamıyorum.

Cevap: Çaresizliğini çok iyi anlıyorum. Şikayet etme ve söylenme, yetersizlik ve değersizlik şemalarıyla başa çıkabilmek için narsistlerin çok sık başvurdukları stratejilerdir. Günlük hayattaki sıradan yaşantılar nedeniyle bile aktive olan bu olumsuz duygulardan kurtulabilmenin en kolay yolu, şikayet ederek sorumluluğu bir başkasına atmak ve söylenerek bir kurban rolü oynamaktır. Bu yolla karşılarındakinin kendilerinden uzaklaşmalarını sağlayarak bilinçdışı bir şekilde yetersizlik ve degersizlik duygularını aktive eden kişiyi yani sevgiliyi de kendilerinden uzaklaştırmış ve kısa bir süre de olsa kendilik değerlerini korumuş olurlar. Ama kendilerini mutlu da edebilecek bir kişiyi kaybederek bir kısırdöngü içine girmiş olurlar. Ne yazık ki narsistik sorunlar, uzun süren bir psikoterapiyle bile üstesinden kolay gelinemeyecek kadar ağırdır. Bu durumda sizin kendinizi korumaya çalışmanızdan başka bir çareniz yok.

 Kadın Narsisizmi: Onaylanma Açlığı

Narsisist kadın kendinden emin, güvenli bir maskenin arkasında kırılgan, kendine güvenmeyen, değersizlik hislerinden muzdarip bir kişilik taşır. Bu durumla mükemmel ve çekici olmaya çalışarak, işinde iyi performans göstererek başa çıkmaya çalışır. Oysa eleştiri, reddedilme ve basit kırgınlıklar güvenini hızla alıp götürür ve kendisini sevilmiyor hissetmesine neden olur. Buna paralel olarak da ilişkilerde zorluklar yaşayıp farklı korkular arasında savrulup durur. Ya terk edilmekten korkar ya da kişiliğini yitirip yok olup gitmekten.

Narsisizm terimi temel güven duygusunda bir eksikliği tanımlar ve kişinin sevgi dolu, doyurucu ilişkiler geliştirebilmesinin önündeki en önemli engellerden biridir. Günlük hayatta hepimizin yaşadığı narsistik yaralanmalar hayatın bir parçasıdır. Bu narsisistik yaralanmalar kişinin kendine verdiği değerde kısa süreli bir sarsıntı yaratabilir. Bu durumu psikoterapi gerektiren narsistik kişilik yapısından ayıran, sarsıntının şiddeti ve süresidir. Sağlam bir kendilik değerine sahip kişi eleştiri ve reddedilmeye öfke ve/ya da kederle tepki gösterebilir, ama varoluşsal bir sorgulamaya girip kendine olan sevgisini yitirmez. Narsisistik kişiyse kendine olan güvenini çok çabuk yitirip hayatının anlamını, yaşamayı hak edip hak etmediğini sorgulayacak kadar ileri gider.

* * *

En güzel olma isteğiyle, başka birinin daha çekici olma olasılığı arasındaki çelişki kadının en önemli narsisistik çatışmasıdır. Çünkü bir başkasının daha güzel olduğu düşüncesi narsisist kadının kendini kötü, çirkin, değersiz hissetmesine yol açar. Narsist kadının kendilik değeri kırılgandır; bir yandan çok çekici ve mükemmel olduğuna inanırken, hızla aksi kutba savrulup kendini çok değersiz, çirkin ve bir hiç gibi hissedebilir. Mükemmellik ve güzellik fantezileri kadını değersizlik duygusundan koruyan bir kalkandır.

* * *

Kadın narsisizmi kendini sürekli bir hayranlık talebiyle gösterir. Bu hayranlığın kendi kişiliğine değil, daha çok güzelliğine, performasına, zekasına ve diğer becerilerine gösterilmesini ister. Hayranlık gösterileri azaldığında kendilik değeri zedeleniverir. Bu nedenle hep çok güzel görünmek zorunda hisseder kendini. Daima fit, genç ve mükemmel olmak kendilik değerinin yegane koruyucusudur.
Hayranlık, takdir ya da övgü şeklindeki narsisistik doyum yaşanmadığı zaman depresyon baş gösterir. Buna hastalıklar, yaşlanma çocukların evden ayrılması gibi yaşamsal değişimler, eş ya da sevgiliden ayrılma, mesleki başarısızlık, eleştiri ya da reddedilme gibi durumlar neden olabilir.

* * *

Narsisizm daha çok erkekle özdeşleştirilen ruhsal bir süreçtir. Narsist erkek ilişkilerde bağımsızlığını kaybetmekten korkuya kapılıp bunun için savaşırken, narsisist kadın aşırı uyum sağlamaya çalışarak, alttan alarak onaylanma ihtiyacını doyurmaya çalışır.

Kadın narsisizmi gösteren sayısız erkek olduğu gibi, erkeksi bir narsistik yapıya sahip pek çok da kadın vardır. Özellikle iş dünyasında, kariyer basamaklarını hızla tırmanan kadınlar arasında. Bir de bu iki tipin karışımı narsistik yapı gösteren insanlar vardır.

* * *
 Erkeksi ve kadınsı narsisizm madalyonun iki yüzü gibidir. Kadınsı, alttan alıp uyum sağlamaya çalışan narsisist hayatı boyunca depresyonla boğuşurken, mesafe koyan, erkeksi narsisist ise agresif, büyüklenmeci ve karşısındaki aşağılayıcı bir tutum içindedir. Ama son tahlilde her ikisi de güvenli bir bağlanma yaşayamadıkları ve bağımsız da olamadıkları için ötekine bağımlı ilişkiler içinde boğulup giderler. Ta ki biri onlara başka türlü bir ilişki biçiminin de var olduğunu gösterene kadar...

SORU & CEVAP

Soru: Gençlerle çalışan bir dermatoloğum. Son yıllarda o kadar çok genç, olmayan sivilcelerini tedavi ettirmek için başvuruyor ki inananamazsınız. Hepsini ruhsal hastalığı var diye etiketlememiz de olası değil. Gayet normal ve başarılı gençler çünkü. Bu gençleri nasıl anlamalıyım sizce?

 Yanıt: Bahsettiğiniz yakınmalarla yalnızca gençler değil her yaşta insanlar dermatologlara, plastik cerrahlara başvurup duruyorlar. Bedensel olarak mümkün olduğunca kusursuz olmak özellikle kadınlar arasında kimliklerini tanımlamada çok önemli bir etken. Bu nedenle yüzdeki en ufak bir kırışıklık, göğüslerin doğumdan sonra biraz sarkması mutlaka düzeltilmesi gereken bir kusur olarak görülüyor. Her türlü bedensel ve doğal değişikliğin kadın tarafından kendilik değerinde bir düşme olarak değerlendirilmesi, ruhsal olarak uyum sağlanması gereken bir evrenin cerrahi olarak düzeltilmesi gereken bir hastalık olarak algılanmasına neden oluyor. Yapılması gereken bu tür yakınmalarla gelenlerin mümkün olursa bir psikiyatr tarafından da değerlendirilmesini sağlamak olmalı.

2 yorum:

  1. Ta ki biri onlara başka türlü bir ilişki biçiminin de var olduğunu gösterene kadar...
    Bununla ne demekistediniz. Narsist bir kız arkadaşım var olayları anlamaya calışıyorum. Yardım edebilir miyim diye ilk baş evlenmeyi çok istiyordum ama onun narsist kişilik bozukluğu olduğunu öğrenince vazgeçtim. Şu an sadece nasıl yardım edebilirim onu araştırıyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asla yardım edemezsin. Kaç canını kurtar

      Sil